Tagore, “Her doğan çocuk Tanrı'nın insanlardan ümidini kesmediğinin bir işaretidir.” der. İslam coğrafyasında uzun zamandır bir huzursuzluk ve buhran hâli hüküm sürmektedir. Gittikçe derinleşen bu hâl, inananı bugünün insanı yapamamaktadır. Dahası insanı, yaşadığı çağın yabancısı hâline getirmektedir. İnsanın hak ve özgürlük alanını daha da genişleten, bireyi baskılayan otoritelere karşı onu koruyacak mekanizmaları geliştiren bir yapıya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Elinizdeki kitap, dinin, çağdaş dünyada nasıl bir karşılığı olabileceğinin yollarını göstermektedir.
Tagore, “Her doğan çocuk Tanrı'nın insanlardan ümidini kesmediğinin bir işaretidir.” der. İslam coğrafyasında uzun zamandır bir huzursuzluk ve buhran hâli hüküm sürmektedir. Gittikçe derinleşen bu hâl, inananı bugünün insanı yapamamaktadır. Dahası insanı, yaşadığı çağın yabancısı hâline getirmektedir. İnsanın hak ve özgürlük alanını daha da genişleten, bireyi baskılayan otoritelere karşı onu koruyacak mekanizmaları geliştiren bir yapıya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Elinizdeki kitap, dinin, çağdaş dünyada nasıl bir karşılığı olabileceğinin yollarını göstermektedir.