“Fransa’nın Homeros’u”, “Yeni Ezop” olarak nitelenen La Fontaine, insanlığın önünü açıcı bir düşünür ve yazardır. Uzun yıllar boyunca dünyanın pek çok coğrafyasına, farklı kültür ve dillerine aktarılmış olan eserleri hem özgün dil ve stilleri hem de yaratıcı içerikleri açısından sürekli insanlığın gündeminde olmuştur.
Adaleti, özgürlüğü, eşitliği, dayanışmayı, gerçekçiliği ve erdemli olmayı, “erdem ahlakını” kendilerine temel alan bu fabllarde; her tür iktidar tutkusu, şiddet kullanımı, özgürlüğü baskılayıcı her tür davranış, mal mülk, mevki ve şan şöhret düşkünlüğü, kendini beğenmişlik, açgözlülük, ikiyüzlülük, bilgiçlik, dalkavukluk, sevgi, dostluk ve dayanışma yoksunluğu, kibirlilik, kıskançlık ve adaletsizlik gibi pek çok kötücül ve insanlık dışı düşünce ve davranış biçimi; La Fontaine’in güçlü eleştiri oklarının hedefi haline getirilir...
“Fransa’nın Homeros’u”, “Yeni Ezop” olarak nitelenen La Fontaine, insanlığın önünü açıcı bir düşünür ve yazardır. Uzun yıllar boyunca dünyanın pek çok coğrafyasına, farklı kültür ve dillerine aktarılmış olan eserleri hem özgün dil ve stilleri hem de yaratıcı içerikleri açısından sürekli insanlığın gündeminde olmuştur.
Adaleti, özgürlüğü, eşitliği, dayanışmayı, gerçekçiliği ve erdemli olmayı, “erdem ahlakını” kendilerine temel alan bu fabllarde; her tür iktidar tutkusu, şiddet kullanımı, özgürlüğü baskılayıcı her tür davranış, mal mülk, mevki ve şan şöhret düşkünlüğü, kendini beğenmişlik, açgözlülük, ikiyüzlülük, bilgiçlik, dalkavukluk, sevgi, dostluk ve dayanışma yoksunluğu, kibirlilik, kıskançlık ve adaletsizlik gibi pek çok kötücül ve insanlık dışı düşünce ve davranış biçimi; La Fontaine’in güçlü eleştiri oklarının hedefi haline getirilir...