16. ve 17. Yüzyılda İstanbul’da Gündelik Hayat
... 1965'te yayınlanan elinizdeki kitap, Kanuni Sultan Süleyman döneminden 17. yüzyılın ortalarına kadar uzanan, yaklaşık yüzelli yıllık süre içinde, İstanbul'un nasıl bir ekonomik, toplumsal, kültürel ve kentsel yapılanma içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Mantran bu kitabını yazarken tarafsız değildir, İstanbul'un tarafını tutmaktadır, ama sevgisinden ötürü gerçekleri mümkün olduğu kadar gözler önüne sermektedir. "Şanlı tarih" meraklılarını sükutu hayale uğratma tehlikesine rağmen, İstanbul'un imparatorluğun fetihleri en yüksek noktadayken inşa edildiğini, sonradan İstanbul'un nasıl bir gerileme süreci içine girdiğini ve geleneksellikleri içinde nasıl donduğunu ortaya koymaktadır. Bu sevimli kitabın birçok dersinin arasında bir tanesi özellikle vurgulanmayı haketmektedir.
Bugün ülkemizde halk tabakalarının kültürü ve dolayısıyla geleneği olarak kabul edilen tüm davranış kalıpları, Mantran'ın incelediği dönemde, müslümanı, gayrimüslimi, tüm İstanbul yüksek sosyetesinin kültürüydü. Halkın seçkinleri taklid ederek bunları benimsemesi süreci içinde, seçkinler de başka kültürel kalıplara geçtiklerinden (örneğin batılılaştıklarından), aslında bir zamanların "sosyetik" olan tavırları, bugün "popüler" olmuştur. Tıpkı bugünün "sosyetik" tavırların da halkın bir gün sahip çıkarak, gelenekleri arasına katacağı gibi. İstanbul'un manevi dünyada yok olmaması için çırpınanların başında yer alan Robert Mantran'ın bu kitabının İstanbul bilgisi konusunda önemli bir basamak olduğuna inanıyorum.
-Mehmet Ali Kılıçbay
... 1965'te yayınlanan elinizdeki kitap, Kanuni Sultan Süleyman döneminden 17. yüzyılın ortalarına kadar uzanan, yaklaşık yüzelli yıllık süre içinde, İstanbul'un nasıl bir ekonomik, toplumsal, kültürel ve kentsel yapılanma içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Mantran bu kitabını yazarken tarafsız değildir, İstanbul'un tarafını tutmaktadır, ama sevgisinden ötürü gerçekleri mümkün olduğu kadar gözler önüne sermektedir. "Şanlı tarih" meraklılarını sükutu hayale uğratma tehlikesine rağmen, İstanbul'un imparatorluğun fetihleri en yüksek noktadayken inşa edildiğini, sonradan İstanbul'un nasıl bir gerileme süreci içine girdiğini ve geleneksellikleri içinde nasıl donduğunu ortaya koymaktadır. Bu sevimli kitabın birçok dersinin arasında bir tanesi özellikle vurgulanmayı haketmektedir.
Bugün ülkemizde halk tabakalarının kültürü ve dolayısıyla geleneği olarak kabul edilen tüm davranış kalıpları, Mantran'ın incelediği dönemde, müslümanı, gayrimüslimi, tüm İstanbul yüksek sosyetesinin kültürüydü. Halkın seçkinleri taklid ederek bunları benimsemesi süreci içinde, seçkinler de başka kültürel kalıplara geçtiklerinden (örneğin batılılaştıklarından), aslında bir zamanların "sosyetik" olan tavırları, bugün "popüler" olmuştur. Tıpkı bugünün "sosyetik" tavırların da halkın bir gün sahip çıkarak, gelenekleri arasına katacağı gibi. İstanbul'un manevi dünyada yok olmaması için çırpınanların başında yer alan Robert Mantran'ın bu kitabının İstanbul bilgisi konusunda önemli bir basamak olduğuna inanıyorum.
-Mehmet Ali Kılıçbay