Orta Asya'da ortaya çıkan Nakşibendîlik geniş bir coğrafyaya yayılıp Müslümanların hemen her kesiminden kabul görmesi ve günümüze kadar varlığını sürdürmesi açılarından dikkate değer bir tasavvufî harekettir. Tarikatın tarihi sürecinde yetişen büyük pîrlerin öncülüğünü yaptığı çeşitli kollarla farklı bölgelerde temsil edildiği bilinmektedir. İşte bu kollardan biri de 17. yüzyılın meşhur Nakşibendi sufi önderi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî'ye (ö.1034/1624) nispet edilen Müceddidîliktir. Nakşibendîliğin Müceddidîlik kolu miladi 17. yüzyılın başlarında Hint alt kıtasında ortaya çıkan ve hızla Müslümanların yaşadığı diğer bölgelere yayılan bir tasavvufî harekettir. Elinizdeki bu kitap Nakşibendi-Müceddidîlğin 17. yüzyılın son çeyreğinde ulaştığı ve 18. yüzyıl boyunca etkisini yoğunlaştırdığı Anadolu'da yaşayan Osmanlı toplumundaki boyutunu kapsamaktadır.
Orta Asya'da ortaya çıkan Nakşibendîlik geniş bir coğrafyaya yayılıp Müslümanların hemen her kesiminden kabul görmesi ve günümüze kadar varlığını sürdürmesi açılarından dikkate değer bir tasavvufî harekettir. Tarikatın tarihi sürecinde yetişen büyük pîrlerin öncülüğünü yaptığı çeşitli kollarla farklı bölgelerde temsil edildiği bilinmektedir. İşte bu kollardan biri de 17. yüzyılın meşhur Nakşibendi sufi önderi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî'ye (ö.1034/1624) nispet edilen Müceddidîliktir. Nakşibendîliğin Müceddidîlik kolu miladi 17. yüzyılın başlarında Hint alt kıtasında ortaya çıkan ve hızla Müslümanların yaşadığı diğer bölgelere yayılan bir tasavvufî harekettir. Elinizdeki bu kitap Nakşibendi-Müceddidîlğin 17. yüzyılın son çeyreğinde ulaştığı ve 18. yüzyıl boyunca etkisini yoğunlaştırdığı Anadolu'da yaşayan Osmanlı toplumundaki boyutunu kapsamaktadır.