1876 Anayasası, Osmanlı Devleti’nde başlayan modernleşme hareketinin hukuk alanında vardığı zirvedir. Osmanlı Devleti'nin anayasal yönetiminin temel esaslarını düzenleyen Kanun-u Esasî, Türk Anayasa Hukuku ve de Türk Demokrasisi açısından önemli anayasal ve siyasal temel kavramları milli, üniter Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal varlığına miras bırakan da bir anayasadır. Milli Mücadele'nin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, tüm Cumhuriyet dönemi anayasacılık hareketleri sürecinde; milli irade, temsili demokrasi, ulusal toplum, beşeri yönetim ve laik devlet sistemi, hukuka bağlı devlet, temel hak ve özgürlükler rejimi, katılımcı siyaset, kuvvetler ayrılığı, eşitlik ilkesi, yargının bağımsızlığı ve yargısal güvenceler gibi, Meşrutiyet döneminin zengin fikir dünyasının tartıştığı ve benimsediği söz konusu bu temel anayasal kavram ve ilkeler; kısmen 1924 Anayasası, tamamen 1961 ve 1982 Anayasalarımızca da kabul edilerek, günümüz Türk anayasal demokratik devlet sisteminin temel esaslarını oluşturmuşlardır.
1921 Anayasası yapımı ve kabul ediliş özellikleri bakımından Türk anayasacılığının en demokratik örneğidir. 1921 Anayasası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılıp, kabul edilen ilk anayasadır. Olağanüstü zor koşullarda, Milli Mücadele sürerken, Kurtuluş Savaşı sırasında yapılan ve yeni Türk devletinin temel esaslarını ve yapısını kuran bu anayasal dönem ve 1921 Anayasası; Türkiye’de, “Milli Egemenlik” ilkesini ilk kez anayasal seviyede ve normatif anlamda düzenleyen anayasadır.1921 Anayasası dönemi Türkiye'de; egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, milli, üniter, tam bağımsız yeni Türk devletinin demokratik prensipler ekseninde inşasına başlandığı bir dönemdir. Yeni anayasal sistem, ulusal kurtuluş mücadelesinin hukuki meşruiyet zemininde doğarken; yeni anayasal dönemin temel ilkelerini ve kurumlarını da beraberinde yeni rejime eklemlemiştir. 1921 Anayasası’nın ve 1923 Anayasa değişikliklerinin kurmuş olduğu milli, üniter, millet iradesini her şeyin üstünde kabul eden, merkeziyetçi, demokratik Türk devleti olma olgusu, günümüzün de yadsınamaz ve vazgeçilemez anayasal ve hukuki gerçekliğidir.
Bu kitapta; Türklerin 19.yüzyılın son çeyreğinde ve 20.yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadıkları anayasal gelişmeler, 1876 ve 1921 Anayasaları özelinde; anayasa hukuku bakış açısıyla akademik olarak anlatılmaktadır.
1876 Anayasası, Osmanlı Devleti’nde başlayan modernleşme hareketinin hukuk alanında vardığı zirvedir. Osmanlı Devleti'nin anayasal yönetiminin temel esaslarını düzenleyen Kanun-u Esasî, Türk Anayasa Hukuku ve de Türk Demokrasisi açısından önemli anayasal ve siyasal temel kavramları milli, üniter Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal varlığına miras bırakan da bir anayasadır. Milli Mücadele'nin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, tüm Cumhuriyet dönemi anayasacılık hareketleri sürecinde; milli irade, temsili demokrasi, ulusal toplum, beşeri yönetim ve laik devlet sistemi, hukuka bağlı devlet, temel hak ve özgürlükler rejimi, katılımcı siyaset, kuvvetler ayrılığı, eşitlik ilkesi, yargının bağımsızlığı ve yargısal güvenceler gibi, Meşrutiyet döneminin zengin fikir dünyasının tartıştığı ve benimsediği söz konusu bu temel anayasal kavram ve ilkeler; kısmen 1924 Anayasası, tamamen 1961 ve 1982 Anayasalarımızca da kabul edilerek, günümüz Türk anayasal demokratik devlet sisteminin temel esaslarını oluşturmuşlardır.
1921 Anayasası yapımı ve kabul ediliş özellikleri bakımından Türk anayasacılığının en demokratik örneğidir. 1921 Anayasası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılıp, kabul edilen ilk anayasadır. Olağanüstü zor koşullarda, Milli Mücadele sürerken, Kurtuluş Savaşı sırasında yapılan ve yeni Türk devletinin temel esaslarını ve yapısını kuran bu anayasal dönem ve 1921 Anayasası; Türkiye’de, “Milli Egemenlik” ilkesini ilk kez anayasal seviyede ve normatif anlamda düzenleyen anayasadır.1921 Anayasası dönemi Türkiye'de; egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, milli, üniter, tam bağımsız yeni Türk devletinin demokratik prensipler ekseninde inşasına başlandığı bir dönemdir. Yeni anayasal sistem, ulusal kurtuluş mücadelesinin hukuki meşruiyet zemininde doğarken; yeni anayasal dönemin temel ilkelerini ve kurumlarını da beraberinde yeni rejime eklemlemiştir. 1921 Anayasası’nın ve 1923 Anayasa değişikliklerinin kurmuş olduğu milli, üniter, millet iradesini her şeyin üstünde kabul eden, merkeziyetçi, demokratik Türk devleti olma olgusu, günümüzün de yadsınamaz ve vazgeçilemez anayasal ve hukuki gerçekliğidir.
Bu kitapta; Türklerin 19.yüzyılın son çeyreğinde ve 20.yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadıkları anayasal gelişmeler, 1876 ve 1921 Anayasaları özelinde; anayasa hukuku bakış açısıyla akademik olarak anlatılmaktadır.