Hatay, 6 Şubat depremlerinde en çok zarar gören şehirlerimizdendi. 6 Şubat depremlerinin ardından 20 Şubat’taki depremle yıkım arttı. Nevi şahsına münhasır ve tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bu kadim şehir, hepimizin bildiği gibi bütün bu farklı medeniyetlerin izlerini taşımaktadır. Bu izler somut ve somut olmayan kültürel miras unsurlarında kendini açıkça göstermektedir. Toplumsal yapısı da aynı şekilde bu izleri taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın binlerce yıldır biriktirdiği ve harmanladığı somut kültürel miras unsurlarının insanlarla anlam kazandığı ve onların somut olmayan kültürel miras unsurlarından, yaşayan insanlardan ve insan ilişkilerinden ayrılamayacağı düşüncesinden hareketle yazıldı. Kültürel mirasın sadece yapılarla tanımlanamayacağı bizim temel hareket noktamızdı. Bu bağlamda, kentin kimliğini ve tarihini korumanın onları yaratan insanlardan bağımsız düşünülemeyeceği bilinciyle hareket ettik. Hiçbir kültürün salt somut kültürel miras unsurlarına indirgenemeyeceği görüşünü savunduk. Kısacası Hatay’ın sadece yapılarına değil, kentin ve insanların ruhuna dair bir şeyler anlatmak istedik. İşte bu kitap böyle bir bakış açısının ürünüdür.
Hatay, 6 Şubat depremlerinde en çok zarar gören şehirlerimizdendi. 6 Şubat depremlerinin ardından 20 Şubat’taki depremle yıkım arttı. Nevi şahsına münhasır ve tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bu kadim şehir, hepimizin bildiği gibi bütün bu farklı medeniyetlerin izlerini taşımaktadır. Bu izler somut ve somut olmayan kültürel miras unsurlarında kendini açıkça göstermektedir. Toplumsal yapısı da aynı şekilde bu izleri taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın binlerce yıldır biriktirdiği ve harmanladığı somut kültürel miras unsurlarının insanlarla anlam kazandığı ve onların somut olmayan kültürel miras unsurlarından, yaşayan insanlardan ve insan ilişkilerinden ayrılamayacağı düşüncesinden hareketle yazıldı. Kültürel mirasın sadece yapılarla tanımlanamayacağı bizim temel hareket noktamızdı. Bu bağlamda, kentin kimliğini ve tarihini korumanın onları yaratan insanlardan bağımsız düşünülemeyeceği bilinciyle hareket ettik. Hiçbir kültürün salt somut kültürel miras unsurlarına indirgenemeyeceği görüşünü savunduk. Kısacası Hatay’ın sadece yapılarına değil, kentin ve insanların ruhuna dair bir şeyler anlatmak istedik. İşte bu kitap böyle bir bakış açısının ürünüdür.