Bu kitapta günümüzde pek çok ülkede yürütülen eğitim reformlarının ana gerekçesi haline getirilen ve günümüz hâkim eğitim anlayışını giderek daha fazla düzeyde temsil niteliği kazanan “21. yüzyıl becerileri” odaklı eğitim yaklaşımının sorgusuz bir ön kabule dönüştürülmeden aktörlerinin kim olduğu, neyi amaçladığı, hedeflerinin neye göre belirlendiği ve neye hizmet ettiğinin; nasıl bir insan, bilgi ve eğitim tasavvuruna sahip olduğunun sorgulayıcı bir yaklaşımla değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu sorgulamadan elde edilen bulgularla 21. yüzyılda dinin ve din eğitiminin rolüne odaklanılmakta, eğitim sistemindeki konumları üzerinde yeniden düşünülmekte, beceri odaklı eğitim yaklaşımının din eğitimi açısından imkân ve sınırlılıkları tartışılmaktadır. Kitap, 21. yüzyıl becerileri odaklı eğitim anlayışının bütünlükçü bir hayat, insan, bilgi ve eğitim tasavvuruna sahip olmadığını, bu nedenle her ne kadar pratik ve teknik kazanımları olsa da eğitimin bütününün hikayesi haline getirilmemesi gerektiğini; ancak bütünlükçü bir eğitim yaklaşımının bir bileşeni yapılabileceğini savunmaktadır. Ayrıca daha çok küresel piyasa talepleri doğrultusunda şekillenen sürecin, eğitimde yerel, kültürel, milli ve manevi değerlerin törpülenmesine fırsat vermeden yürütülmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Böylece yürütülen bu sorgulamayla günümüzde bütüncül bir eğitim modeli geliştirme arayışlarına mütevazi bir katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Bu kitapta günümüzde pek çok ülkede yürütülen eğitim reformlarının ana gerekçesi haline getirilen ve günümüz hâkim eğitim anlayışını giderek daha fazla düzeyde temsil niteliği kazanan “21. yüzyıl becerileri” odaklı eğitim yaklaşımının sorgusuz bir ön kabule dönüştürülmeden aktörlerinin kim olduğu, neyi amaçladığı, hedeflerinin neye göre belirlendiği ve neye hizmet ettiğinin; nasıl bir insan, bilgi ve eğitim tasavvuruna sahip olduğunun sorgulayıcı bir yaklaşımla değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu sorgulamadan elde edilen bulgularla 21. yüzyılda dinin ve din eğitiminin rolüne odaklanılmakta, eğitim sistemindeki konumları üzerinde yeniden düşünülmekte, beceri odaklı eğitim yaklaşımının din eğitimi açısından imkân ve sınırlılıkları tartışılmaktadır. Kitap, 21. yüzyıl becerileri odaklı eğitim anlayışının bütünlükçü bir hayat, insan, bilgi ve eğitim tasavvuruna sahip olmadığını, bu nedenle her ne kadar pratik ve teknik kazanımları olsa da eğitimin bütününün hikayesi haline getirilmemesi gerektiğini; ancak bütünlükçü bir eğitim yaklaşımının bir bileşeni yapılabileceğini savunmaktadır. Ayrıca daha çok küresel piyasa talepleri doğrultusunda şekillenen sürecin, eğitimde yerel, kültürel, milli ve manevi değerlerin törpülenmesine fırsat vermeden yürütülmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Böylece yürütülen bu sorgulamayla günümüzde bütüncül bir eğitim modeli geliştirme arayışlarına mütevazi bir katkı sağlanması hedeflenmektedir.