21. yüzyılın getirdiği koşullar altında devletin rollerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine yönelik yeni gündem ortaya çıkmıştır. Bahsedilen bu hususların açıklanması amacıyla kitapta şu kronoloji izlenmiştir:
Birinci bölümde, ilk olarak, 20. yüzyılda devletin ekonomideki işlevinin sistematik ve analitik çerçeveye oturtulmasında devrimci role sahip olan Keynesçi iktisadın ortaya çıkmasında etkili olan 1929 buhranının sebepleri, etkileri ve sonuçlarına yönelik fikirlerin hangi noktada özgünlük kazandığı ve devlet müdahaleciliğinin araçsallaştırılmasının argümanları üzerinde durulmaktadır.
İkinci bölümünde, Keynes'in görüşlerinin yaygın olarak kullanım alanı bulduğu 1945-1970 yıllarından sonra devletin büyümesinin ekonomide yarattığı sorunların devlet müdahalesinin azaltılmasına yol açan süreçle birlikte hangi ekonomik yapılanmanın dünya ekonomisinde benimsendiği açıklanmaktadır.
Üçüncü bölümünde, 21. yüzyılda dünya ekonomisinin yeni dinamiğinin ve niteliğinin ne olduğu açıklanmıştır.
Dördüncü bölümünde, 21. yüzyılda dünya ekonomisindeki yeni arayışların, 2008 küresel krizi sonrasından başlayarak küresel ekonomide özellikle son on yılda yaşanan gelişmeler ekseninde ne yöne evrildiği üzerinde durulmaktadır.
Beşinci bölümünde, çok yakın zamanda parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle Türkiye
ekonomisinde oluşan yeni yapının uzun zamandır yapılması beklenen yapısal reformları gerçekleştirebilmek için hangi stratejileri benimsemesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
21. yüzyılın getirdiği koşullar altında devletin rollerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine yönelik yeni gündem ortaya çıkmıştır. Bahsedilen bu hususların açıklanması amacıyla kitapta şu kronoloji izlenmiştir:
Birinci bölümde, ilk olarak, 20. yüzyılda devletin ekonomideki işlevinin sistematik ve analitik çerçeveye oturtulmasında devrimci role sahip olan Keynesçi iktisadın ortaya çıkmasında etkili olan 1929 buhranının sebepleri, etkileri ve sonuçlarına yönelik fikirlerin hangi noktada özgünlük kazandığı ve devlet müdahaleciliğinin araçsallaştırılmasının argümanları üzerinde durulmaktadır.
İkinci bölümünde, Keynes'in görüşlerinin yaygın olarak kullanım alanı bulduğu 1945-1970 yıllarından sonra devletin büyümesinin ekonomide yarattığı sorunların devlet müdahalesinin azaltılmasına yol açan süreçle birlikte hangi ekonomik yapılanmanın dünya ekonomisinde benimsendiği açıklanmaktadır.
Üçüncü bölümünde, 21. yüzyılda dünya ekonomisinin yeni dinamiğinin ve niteliğinin ne olduğu açıklanmıştır.
Dördüncü bölümünde, 21. yüzyılda dünya ekonomisindeki yeni arayışların, 2008 küresel krizi sonrasından başlayarak küresel ekonomide özellikle son on yılda yaşanan gelişmeler ekseninde ne yöne evrildiği üzerinde durulmaktadır.
Beşinci bölümünde, çok yakın zamanda parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle Türkiye
ekonomisinde oluşan yeni yapının uzun zamandır yapılması beklenen yapısal reformları gerçekleştirebilmek için hangi stratejileri benimsemesi gerektiği üzerinde durulmuştur.