33 Sene başlıklı tarihî tefrika, günümüzde dahi adı birçok mevzuda anılan II. Abdülhamit’in saltanata ulaşma sürecini ele alır. Yazarın gazete sayfalarında unutulmuş yapıtlarından biri olan 33 Sene, Atatürk Devri’nde kaleme alınmış, II. Abdülhamit’i kurmaca düyanın tam da merkezine alan tarihî tefrikalardandır. Korku, nefret, ihtiras gibi hislerle güçlenen saray entrikaları ve tabii II. Abdülhamit’in şahsiyeti, Abdülaziz’in esrarlı ölümü 33 Sene’nin ana mevzuudur. Unutulmuş bir yazarın, kendi gibi unutulmuş bir eserinin günümüz okurlarına sunulmasıyla M. Turhan Tan, ölümünün üzerinden 85 sene geçtikten sonra kendi muhayyilesinin bir ürünüyle tekrar hayata döndürülmüştür.
“Edebiyatçı yüzüyle M. Turhan Tan, bu memlekette ‘tarihî roman’ nevini kökleştirenlerden bir tanesidir. Hatta bu nevin ananesini kuranlardan biridir derim, çekinmem.”
Peyami Safa- Cumhuriyet- 1939
“Ölümü ile gazetelerimizdeki tarihî roman ve hikâye seviyesi, mevcutlar daha olgunlaşıncaya kadar veya henüz yazmayan bir iki kalem yetişinceye kadar değer ve cazibe bakımından gerileyecek ve zayıflayacak.”
Nahit Sırrı Örik- Ülkü- 1940
33 Sene başlıklı tarihî tefrika, günümüzde dahi adı birçok mevzuda anılan II. Abdülhamit’in saltanata ulaşma sürecini ele alır. Yazarın gazete sayfalarında unutulmuş yapıtlarından biri olan 33 Sene, Atatürk Devri’nde kaleme alınmış, II. Abdülhamit’i kurmaca düyanın tam da merkezine alan tarihî tefrikalardandır. Korku, nefret, ihtiras gibi hislerle güçlenen saray entrikaları ve tabii II. Abdülhamit’in şahsiyeti, Abdülaziz’in esrarlı ölümü 33 Sene’nin ana mevzuudur. Unutulmuş bir yazarın, kendi gibi unutulmuş bir eserinin günümüz okurlarına sunulmasıyla M. Turhan Tan, ölümünün üzerinden 85 sene geçtikten sonra kendi muhayyilesinin bir ürünüyle tekrar hayata döndürülmüştür.
“Edebiyatçı yüzüyle M. Turhan Tan, bu memlekette ‘tarihî roman’ nevini kökleştirenlerden bir tanesidir. Hatta bu nevin ananesini kuranlardan biridir derim, çekinmem.”
Peyami Safa- Cumhuriyet- 1939
“Ölümü ile gazetelerimizdeki tarihî roman ve hikâye seviyesi, mevcutlar daha olgunlaşıncaya kadar veya henüz yazmayan bir iki kalem yetişinceye kadar değer ve cazibe bakımından gerileyecek ve zayıflayacak.”
Nahit Sırrı Örik- Ülkü- 1940