Çöl muhitinde yaşayan insanlar çocuklarının burun uçlarına dövme yaparlar. Bu, hayvanlarını işaretledikleri gibi bir işaretlemedir ve her kabilenin dövmesi de farklıdır. El-Magmûrûn hikayesinin baş kahramanı Osman, şoför olarak resmi bir işe girer. Pantolon giymiş, gömlek ve üstüne kravat takmış halde köye babasının evine gelir. Babası onu bu kıyafet içinde görünce kınar: "Osman, burnundaki dövmeyi unuttun... Bu dövmeyi, giydiğin asrilerin elbiselerine yakıştırıyor musun?" der. Osman babasının bu serzenişine kızar, bunun kendi suçları olduğunu, onu kaybolmasından korktukları hayvanlar gibi işaretlediklerini söyler. Babası haklı bulur: "Haklısın oğlum. Geçmişte babalarımız bizi dövmeyle işaretlediği gibi, her aşiret develerini, koyunlarını kendilerine has dövmelerle dağladıkları gibi, biz de çocuklarımıza dövme yaptık." Osman aslında dövmesinin anlamını iyi bilmektedir. Babasının o serzenişinden sonra modern elbiselerini giymez. İşyerinde sevgilisi olan Nedâ onu kınar: "O Batı tarzı elbiseyi bir gece giydin sonra terk ettin. Dinle, irademize boyun eğeceğine eminim. Yarın bu kufiyeyi, onu tutan devetüyünden ipi ve bu fistanı üstünden atacaksın." Osman ona gerçeği hatırlatır: "Farz et ki bu oldu, burnumun ucundaki dövmeyi ne yapacaksın? Biz çiftçilerin, çiftçi çocuklarının, yüzümüzdeki dövmeden daha sağlam ruhumuzun derinlerinde başka şeyler de var."
Çöl muhitinde yaşayan insanlar çocuklarının burun uçlarına dövme yaparlar. Bu, hayvanlarını işaretledikleri gibi bir işaretlemedir ve her kabilenin dövmesi de farklıdır. El-Magmûrûn hikayesinin baş kahramanı Osman, şoför olarak resmi bir işe girer. Pantolon giymiş, gömlek ve üstüne kravat takmış halde köye babasının evine gelir. Babası onu bu kıyafet içinde görünce kınar: "Osman, burnundaki dövmeyi unuttun... Bu dövmeyi, giydiğin asrilerin elbiselerine yakıştırıyor musun?" der. Osman babasının bu serzenişine kızar, bunun kendi suçları olduğunu, onu kaybolmasından korktukları hayvanlar gibi işaretlediklerini söyler. Babası haklı bulur: "Haklısın oğlum. Geçmişte babalarımız bizi dövmeyle işaretlediği gibi, her aşiret develerini, koyunlarını kendilerine has dövmelerle dağladıkları gibi, biz de çocuklarımıza dövme yaptık." Osman aslında dövmesinin anlamını iyi bilmektedir. Babasının o serzenişinden sonra modern elbiselerini giymez. İşyerinde sevgilisi olan Nedâ onu kınar: "O Batı tarzı elbiseyi bir gece giydin sonra terk ettin. Dinle, irademize boyun eğeceğine eminim. Yarın bu kufiyeyi, onu tutan devetüyünden ipi ve bu fistanı üstünden atacaksın." Osman ona gerçeği hatırlatır: "Farz et ki bu oldu, burnumun ucundaki dövmeyi ne yapacaksın? Biz çiftçilerin, çiftçi çocuklarının, yüzümüzdeki dövmeden daha sağlam ruhumuzun derinlerinde başka şeyler de var."