AÇELYAYI SULAMAK İyileşmek için hastalanmak, sönmek için yanmak, bulmak için yitirmek gerekir. Her tür güzellik, içinde zehri ile birlikte bahşedilmiştir yaşama. Aşktan, dostluktan, sevgiden, tutkudan, gerçekleşen hayallerden söz etmek için onların ateşiyle zehirlenmek gerekir önce. Kendini arayan insan, kendi zehrinden geçmeden özündeki çiçeğe erişebilir mi? Eflatun çiçeklerinde kendi zehrini taşıyan açelyalar gibi mahkumuz ışığın içinde karanlığa, karanlık içinde gizli aydınlıklara. Genç yazar Eylül Naz Aktuğ, ilk romanı “Açelyayı Sulamak” ile okuru insana dair bir yolculuğa çıkarıyor; yol uzun, karmaşık, tanıdık, umutlu, karamsar, özgür, tutsak. Yol bir zehir ki panzehri sadece kendisi…
AÇELYAYI SULAMAK İyileşmek için hastalanmak, sönmek için yanmak, bulmak için yitirmek gerekir. Her tür güzellik, içinde zehri ile birlikte bahşedilmiştir yaşama. Aşktan, dostluktan, sevgiden, tutkudan, gerçekleşen hayallerden söz etmek için onların ateşiyle zehirlenmek gerekir önce. Kendini arayan insan, kendi zehrinden geçmeden özündeki çiçeğe erişebilir mi? Eflatun çiçeklerinde kendi zehrini taşıyan açelyalar gibi mahkumuz ışığın içinde karanlığa, karanlık içinde gizli aydınlıklara. Genç yazar Eylül Naz Aktuğ, ilk romanı “Açelyayı Sulamak” ile okuru insana dair bir yolculuğa çıkarıyor; yol uzun, karmaşık, tanıdık, umutlu, karamsar, özgür, tutsak. Yol bir zehir ki panzehri sadece kendisi…