Hombres! Erkekler! Evet size söylüyorum… Neden böylesiniz siz, neden?
Nedir derdiniz sizin? Neden “hayır” dendiğinde bunun sadece ve sadece “hayır” anlamına geldiğini anlayamazsınız bir türlü?..
Nedir ezelden beri bizlere yönelttiğiniz bu şiddet? Nereden geliyor bu saygısızlık?
Neden bizleri eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz?
Neden?
Acı Portakal iki ayrı eksende ilerliyor: Otuz yıl önce, dünyanın dört bir yanından gelen devrimci militanların eğitim gördükleri Amsterdam’daki bir merkezde yaşanan bir cinsel saldırıyı, olayın tanıklarından “El Turco” lakaplı bir adamın anlatısıyla keşfediyoruz.
İkinci eksende ise, günümüz İstanbul’unda bir baba, üniversite çağındaki kızıyla bu yaşananları tartışıyor.
Acı Portakal, dünyayı değiştirme vaadinde bulunanların dahi eril şiddete yeterince mesafe koyamadığını vurgulayarak eril kimliğin sorgulanmasını merkezine alıyor. Roman, aynı zamanda baba kız ilişkisi üzerinden gerek teknolojik gelişmelerin gerekse siyasete ve toplumsal cinsiyete bakışın ışığında kuşak farkının da izini sürüyor.
Yiğit Bener, oldukça sert bir hikâyeyi ironik bir üslupla aktarırken hakikat arayışından ve beraberinde gelen çetin bir hesaplaşmaya girişmekten kaçınmıyor.
Hombres! Erkekler! Evet size söylüyorum… Neden böylesiniz siz, neden?
Nedir derdiniz sizin? Neden “hayır” dendiğinde bunun sadece ve sadece “hayır” anlamına geldiğini anlayamazsınız bir türlü?..
Nedir ezelden beri bizlere yönelttiğiniz bu şiddet? Nereden geliyor bu saygısızlık?
Neden bizleri eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz?
Neden?
Acı Portakal iki ayrı eksende ilerliyor: Otuz yıl önce, dünyanın dört bir yanından gelen devrimci militanların eğitim gördükleri Amsterdam’daki bir merkezde yaşanan bir cinsel saldırıyı, olayın tanıklarından “El Turco” lakaplı bir adamın anlatısıyla keşfediyoruz.
İkinci eksende ise, günümüz İstanbul’unda bir baba, üniversite çağındaki kızıyla bu yaşananları tartışıyor.
Acı Portakal, dünyayı değiştirme vaadinde bulunanların dahi eril şiddete yeterince mesafe koyamadığını vurgulayarak eril kimliğin sorgulanmasını merkezine alıyor. Roman, aynı zamanda baba kız ilişkisi üzerinden gerek teknolojik gelişmelerin gerekse siyasete ve toplumsal cinsiyete bakışın ışığında kuşak farkının da izini sürüyor.
Yiğit Bener, oldukça sert bir hikâyeyi ironik bir üslupla aktarırken hakikat arayışından ve beraberinde gelen çetin bir hesaplaşmaya girişmekten kaçınmıyor.