En eski ve en yaygın vergilendirme biçimlerinden birisi olan ve yönetimi çoğunlukla yerel idarelere bırakılmış bir servet vergisi olan emlak vergisini, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu çerçevesinde incelediğimiz kitabımızın ilk baskısının yayımlanmasının üzerinden yaklaşık yedi yıl geçti.
Bu süre zarfında ülkemizde gerek yürütme alanında parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi, gerekse yargı alanında istinaf sisteminin hayata geçirilmesi gibi önemli değişimler yaşanmıştır.
Emlak vergisi alanında ise 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda özellikle istisna ve muafiyetlere ilişkin olarak bir takım düzenlemeler yapılmış ise de Kanun’da yapılan en önemli değişiklik yine gayrimenkuller üzerinden alınması öngörülen ve yeni bir vergi türü olan değerli konut vergisinin ihdas edilmesidir.
Kitabın ilk baskısında emlak vergisi ile ilgili teorik bilgilerin yanı sıra Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgeleri ve emlak vergisi ile ilgili uyuşmazlıklar konusunda temyiz mercii olan Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin çok sayıda kararına da yer verilmişti.
İkinci baskıda da kitabın ilk baskısında benimsenen sistematik takip edilmiştir. Bu baskıda, yeni yayımlanan özelgelere yer verilmiş, ayrıca kitabın ilk baskısının yayımlandığı tarihten bu güne kadarki Danıştay Dokuzuncu Dairesi kararları incelenerek Dairenin güncel kararları ve emlak vergisi konusundaki en son içtihatları kitaba eklenmiştir. Bunun yanı sıra ilk baskıda daha geniş incelenmesi gerektiği düşünülen konular ile sehven gözen kaçırılan hususlara bu baskıda yer verilerek ilk baskıda yer alan eksiklikler büyük ölçüde giderilmiştir.
Ayrıca, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na eklenmek suretiyle Türk vergi sistemine giren değerli konut vergisi ayrı bir bölümde incelenmiş, bu vergiye ilişkin olarak teorik tartışmaların yanı sıra Kanun’dan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlara yer verilmiştir. Yeni bir vergi türü olması hasebiyle değerli konut vergisine ilişkin Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından verilen bir karar bulunmadığından bu bölümde yargı kararlarına yer verilememiştir.
En eski ve en yaygın vergilendirme biçimlerinden birisi olan ve yönetimi çoğunlukla yerel idarelere bırakılmış bir servet vergisi olan emlak vergisini, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu çerçevesinde incelediğimiz kitabımızın ilk baskısının yayımlanmasının üzerinden yaklaşık yedi yıl geçti.
Bu süre zarfında ülkemizde gerek yürütme alanında parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi, gerekse yargı alanında istinaf sisteminin hayata geçirilmesi gibi önemli değişimler yaşanmıştır.
Emlak vergisi alanında ise 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda özellikle istisna ve muafiyetlere ilişkin olarak bir takım düzenlemeler yapılmış ise de Kanun’da yapılan en önemli değişiklik yine gayrimenkuller üzerinden alınması öngörülen ve yeni bir vergi türü olan değerli konut vergisinin ihdas edilmesidir.
Kitabın ilk baskısında emlak vergisi ile ilgili teorik bilgilerin yanı sıra Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgeleri ve emlak vergisi ile ilgili uyuşmazlıklar konusunda temyiz mercii olan Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin çok sayıda kararına da yer verilmişti.
İkinci baskıda da kitabın ilk baskısında benimsenen sistematik takip edilmiştir. Bu baskıda, yeni yayımlanan özelgelere yer verilmiş, ayrıca kitabın ilk baskısının yayımlandığı tarihten bu güne kadarki Danıştay Dokuzuncu Dairesi kararları incelenerek Dairenin güncel kararları ve emlak vergisi konusundaki en son içtihatları kitaba eklenmiştir. Bunun yanı sıra ilk baskıda daha geniş incelenmesi gerektiği düşünülen konular ile sehven gözen kaçırılan hususlara bu baskıda yer verilerek ilk baskıda yer alan eksiklikler büyük ölçüde giderilmiştir.
Ayrıca, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na eklenmek suretiyle Türk vergi sistemine giren değerli konut vergisi ayrı bir bölümde incelenmiş, bu vergiye ilişkin olarak teorik tartışmaların yanı sıra Kanun’dan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlara yer verilmiştir. Yeni bir vergi türü olması hasebiyle değerli konut vergisine ilişkin Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından verilen bir karar bulunmadığından bu bölümde yargı kararlarına yer verilememiştir.