Yer yoktu. Gök yoktu.
Deniz ve gök birbirine yapışıktı.
Henüz dağlar yaratılmamış,
dağların zirvelerine bulutlar dolanmamıştı.
Yoktu dalında açan çiçek, yoktu dalında yeşeren,
kuruyan yaprak, uluyan kurt, çelik bakışlı uçan kartal…
Yoktu pırıldayan yıldız, yürüyen zaman.
Ne var vardı ne yok yoktu.
Ne varın varlığını ağırlayan ne yokun yokluğunu uğurlayan vardı.
Ne yağmur yağmıştı ne toprak yeşermişti.
Varın sevinci, yokluğun acısı yoktu.
Varın varlığıyla yokun yokluğu arasında sürüyordu boşluk.
Sadece uçsuz bucaksız doğanın usu vardı
Yer yoktu. Gök yoktu.
Deniz ve gök birbirine yapışıktı.
Henüz dağlar yaratılmamış,
dağların zirvelerine bulutlar dolanmamıştı.
Yoktu dalında açan çiçek, yoktu dalında yeşeren,
kuruyan yaprak, uluyan kurt, çelik bakışlı uçan kartal…
Yoktu pırıldayan yıldız, yürüyen zaman.
Ne var vardı ne yok yoktu.
Ne varın varlığını ağırlayan ne yokun yokluğunu uğurlayan vardı.
Ne yağmur yağmıştı ne toprak yeşermişti.
Varın sevinci, yokluğun acısı yoktu.
Varın varlığıyla yokun yokluğu arasında sürüyordu boşluk.
Sadece uçsuz bucaksız doğanın usu vardı