Hani "hiç unutamadıklarınız nelerdir?" diye soruverirler ya ansızın, bakarsınız şöyle gönül ikliminize. Öyle bir sevdayla rastlaşırsınız ki en kuytularınızda "ne sen, beni unut ne de ben, seni," nağmeleri Adatepe oluverir bizde. Geçmişimi, anılarımı, sevdiklerimi anımsarım, Kaz Dağları'ndan öte yakaya. Bir horoz ötümü uzakları yakın eylemek istesem, olmaz. Ata toprağım artık bizim eller değil. Bir üveyikin kanadında selam yollarım Küçükkuyu İskelesi'nden. Vurur giderim kendimi kıyın kıyın yollara. Zeytinler selam durur Assos'a kadar. Babamın dilinden, Behram'a. Hayallerim coşar, yıllara meydan okuyan sütunların, merdivenlerin arasından Osmanlı Donanması'nın kadırgaları yelkenlerini fora etmişler gelip dururlar Kadırga Koyu'na. Kaz Dağları'nın kayınları, meşe ağaçları, gemilerin gövdelerindeki yaralarına merhem olacaktır.
Hani "hiç unutamadıklarınız nelerdir?" diye soruverirler ya ansızın, bakarsınız şöyle gönül ikliminize. Öyle bir sevdayla rastlaşırsınız ki en kuytularınızda "ne sen, beni unut ne de ben, seni," nağmeleri Adatepe oluverir bizde. Geçmişimi, anılarımı, sevdiklerimi anımsarım, Kaz Dağları'ndan öte yakaya. Bir horoz ötümü uzakları yakın eylemek istesem, olmaz. Ata toprağım artık bizim eller değil. Bir üveyikin kanadında selam yollarım Küçükkuyu İskelesi'nden. Vurur giderim kendimi kıyın kıyın yollara. Zeytinler selam durur Assos'a kadar. Babamın dilinden, Behram'a. Hayallerim coşar, yıllara meydan okuyan sütunların, merdivenlerin arasından Osmanlı Donanması'nın kadırgaları yelkenlerini fora etmişler gelip dururlar Kadırga Koyu'na. Kaz Dağları'nın kayınları, meşe ağaçları, gemilerin gövdelerindeki yaralarına merhem olacaktır.