Nizan tam bir oyunbozandı. Herkesi silah başına çağırıyordu; nefrete: Sınıfa karşı sınıf. Sabırlı ve öldürücü bir düşmanla uzlaşma olmaz. Ya öldürürsün ya ölürsün, ortası yok. Uyumak yok asla. Bütün yaşamı boyunca, o lütufkâr küstahlığıyla, tırnak uçlarına baka baka, Noel Baba’ya inanmayın, diye tekrarlamıştı. Nizan öldü, savaş bitti; bütün Fransız evlerindeki şöminelerde ayakkabı ve botlar asılıydı ve Noel Baba hepsini Amerikan konserveleriyle dolduruyordu. Eminim ki, o günlerde Aden Arabistan ya da Antoine Bloye’ye göz gezdirenler, hemen kitabı elinden bırakıp, burnu büyük bir acımayla, “Savaş öncesi edebiyatı işte; pek basit ve kesinlikle vakti geçmiş” diyordu. Troyalı Kassandra misali bir felaket tellalına ne ihtiyaç vardı? Emindik ki, Nizan yaşamış olsaydı, o da bizim yeni incelikli görüşlerimizi, başka bir deyişle tavizlerimizi paylaşırdı. O saldırgan saflığını nasıl korumuştu?
- J. P. Sartre
Nizan tam bir oyunbozandı. Herkesi silah başına çağırıyordu; nefrete: Sınıfa karşı sınıf. Sabırlı ve öldürücü bir düşmanla uzlaşma olmaz. Ya öldürürsün ya ölürsün, ortası yok. Uyumak yok asla. Bütün yaşamı boyunca, o lütufkâr küstahlığıyla, tırnak uçlarına baka baka, Noel Baba’ya inanmayın, diye tekrarlamıştı. Nizan öldü, savaş bitti; bütün Fransız evlerindeki şöminelerde ayakkabı ve botlar asılıydı ve Noel Baba hepsini Amerikan konserveleriyle dolduruyordu. Eminim ki, o günlerde Aden Arabistan ya da Antoine Bloye’ye göz gezdirenler, hemen kitabı elinden bırakıp, burnu büyük bir acımayla, “Savaş öncesi edebiyatı işte; pek basit ve kesinlikle vakti geçmiş” diyordu. Troyalı Kassandra misali bir felaket tellalına ne ihtiyaç vardı? Emindik ki, Nizan yaşamış olsaydı, o da bizim yeni incelikli görüşlerimizi, başka bir deyişle tavizlerimizi paylaşırdı. O saldırgan saflığını nasıl korumuştu?
- J. P. Sartre