Adına Romanlar’da, büyükbabasından kalan bir defterin kaybolup gitmesini istemeyen bir akademisyen ile çiçeği burnunda bir savcının yolları kesişir. Aynı dönemde yaşamamış ve hiç tanışmamış olsalar da aslında aynı gizemin peşindedirler.
Veysel Altuntaş, ilk kitabı Yaşamak Sandığım’da kurgu meselesine kafa yoran bir öykücü olduğunun işaretini vermişti. Bu kez çok katmanlı bir romanla çıkıyor karşımıza. Eski eşyalar arasında bulunan bir defter, savcının defterden okuduğumuz duygusal dünyası, intihar eden yazarın geride bıraktığı notları, romanları, kriminal inceleme sırasında kaybolan bir mektup, yıllar sonra ortaya çıkan bir günlük…
Adına Romanlar; şiiri, öyküyü, mektubu ve günlüğü bir araya getiren renkli bir roman olmanın yanı sıra polisiyeye göz kırpıyor ve postmodern anlatım olanaklarını sonuna kadar kullanıyor
Adına Romanlar’da, büyükbabasından kalan bir defterin kaybolup gitmesini istemeyen bir akademisyen ile çiçeği burnunda bir savcının yolları kesişir. Aynı dönemde yaşamamış ve hiç tanışmamış olsalar da aslında aynı gizemin peşindedirler.
Veysel Altuntaş, ilk kitabı Yaşamak Sandığım’da kurgu meselesine kafa yoran bir öykücü olduğunun işaretini vermişti. Bu kez çok katmanlı bir romanla çıkıyor karşımıza. Eski eşyalar arasında bulunan bir defter, savcının defterden okuduğumuz duygusal dünyası, intihar eden yazarın geride bıraktığı notları, romanları, kriminal inceleme sırasında kaybolan bir mektup, yıllar sonra ortaya çıkan bir günlük…
Adına Romanlar; şiiri, öyküyü, mektubu ve günlüğü bir araya getiren renkli bir roman olmanın yanı sıra polisiyeye göz kırpıyor ve postmodern anlatım olanaklarını sonuna kadar kullanıyor