“Sanırım iyiliğin tanımını unuttuk Küçük Prens. Sahi neydi iyiliğin tanımı? Neydi benliğimizi kusursuzca büyüten o zenginlik? İyi bir kalp ile var olmadık mı? Özümüzü ne kaybettirdi bize? Nasıl bu kadar acımasız ve bencil varlıklar hâline büründük? Bir çocuğun gözünden hayata bakamayacağımızın gerçekliği yüzümüze sertçe vururken değişmek için neyi bekler ki insan? Bir kedi kadar masum ve temiz kalamayacağımız bu kadar belliyken neden yola bir kediyi sevmekle başlamaz insan? İnsanın insana yaşam boyu muhtaç olacağı bu kadar barizken tek taraftan bakmaya ne diretiyor bizi?”
“Sanırım iyiliğin tanımını unuttuk Küçük Prens. Sahi neydi iyiliğin tanımı? Neydi benliğimizi kusursuzca büyüten o zenginlik? İyi bir kalp ile var olmadık mı? Özümüzü ne kaybettirdi bize? Nasıl bu kadar acımasız ve bencil varlıklar hâline büründük? Bir çocuğun gözünden hayata bakamayacağımızın gerçekliği yüzümüze sertçe vururken değişmek için neyi bekler ki insan? Bir kedi kadar masum ve temiz kalamayacağımız bu kadar belliyken neden yola bir kediyi sevmekle başlamaz insan? İnsanın insana yaşam boyu muhtaç olacağı bu kadar barizken tek taraftan bakmaya ne diretiyor bizi?”