Ferişteoğlu Abdülmecid'in Âhiret-nâme'siyle bir ilgisi bulunmayan bu dinî nitelikli eserde mahşer günü ve ahiret hayatı ile ilgili bilgiler verilmekte, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak için yapılması gerekenler anlatılmaktadır. Metin, ahiret hayatının başlangıcını teşkil edecek olan mahşer gününün tasviriyle başlar. Eserin sonunda 132a 11. satırında "Harru l-hakîr Mevlâ bin Receb. Biñ yüz elli tokuz târihinde cemâziye l-âhiriñ on beşinci gün tekmîl oldı bu kitâb, gaflet olunmaya." cümlesi bulunmaktadır. Dolayısıyla eseri istinsah eden kişinin "Mevlâ bin Receb" adlı bir kişi olduğu ve istinsah tarihinin de Hicri 15 cemaziyelahir 1159/ Miladi 5 Temmuz 1746 olduðu tespit edilmiş olmaktadır.
Müellif ve müellif hattı hakkında bir bilgiye sahip olunamayan metin, 18. yüzyılın ilk yarısında istinsah edilmiş ve Klasik Osmanlı Türkçesi devresine/Orta Osmanlıca dönemine ait olan bir eserdir. Ancak eserin dil özelliklerine bakıldığında eseri birkaç yüzyıl önce yazılmış olanların içine dahil etmek mümkündür.
Eserde gelecek zaman kavramı için -acak/-ecek eki yanında az da olsa -ısar/-iser ekinin kullanılması,1. çokluk şahıs eki olarak -uz/-üz yanında -vuz/-vüz ekinin kullanılması gibi özellikler; 15. yüzyılın dil özellikleridir.
Ferişteoğlu Abdülmecid'in Âhiret-nâme'siyle bir ilgisi bulunmayan bu dinî nitelikli eserde mahşer günü ve ahiret hayatı ile ilgili bilgiler verilmekte, cehennemden kurtulup cennete kavuşmak için yapılması gerekenler anlatılmaktadır. Metin, ahiret hayatının başlangıcını teşkil edecek olan mahşer gününün tasviriyle başlar. Eserin sonunda 132a 11. satırında "Harru l-hakîr Mevlâ bin Receb. Biñ yüz elli tokuz târihinde cemâziye l-âhiriñ on beşinci gün tekmîl oldı bu kitâb, gaflet olunmaya." cümlesi bulunmaktadır. Dolayısıyla eseri istinsah eden kişinin "Mevlâ bin Receb" adlı bir kişi olduğu ve istinsah tarihinin de Hicri 15 cemaziyelahir 1159/ Miladi 5 Temmuz 1746 olduðu tespit edilmiş olmaktadır.
Müellif ve müellif hattı hakkında bir bilgiye sahip olunamayan metin, 18. yüzyılın ilk yarısında istinsah edilmiş ve Klasik Osmanlı Türkçesi devresine/Orta Osmanlıca dönemine ait olan bir eserdir. Ancak eserin dil özelliklerine bakıldığında eseri birkaç yüzyıl önce yazılmış olanların içine dahil etmek mümkündür.
Eserde gelecek zaman kavramı için -acak/-ecek eki yanında az da olsa -ısar/-iser ekinin kullanılması,1. çokluk şahıs eki olarak -uz/-üz yanında -vuz/-vüz ekinin kullanılması gibi özellikler; 15. yüzyılın dil özellikleridir.