“Ya anası? Bir şey söylemedi mi?”
“Anası mı? O öleli tam on iki sene oluyor... Onu döverdi.”
“Ailece hepsi kaç kişi?”
“Beş çocuk. Oğulların en büyüğü ile en küçüğünü gördünüz. Kuvvetli olmayan ve rahip olmak isteyen bir tanesi daha var, on altı yaşında. Ve sonra, büyük kızın babadan olmuş iki çocuğu var...”
Yavaş yavaş birçok şeyler daha öğrendim, Heurtevent ailesi ağır kokulu, batak bir yerdi ve hayal gücüm bu ağır koku etrafında, et üstündeki bir sinek gibi, dönüp dolaşıyordu…
Yukarıda kısa bir alıntısını yaptığımız ve 1902 yılında yayımlanan ‘IMMORTALIST’ yani ‘AHLAKSIZ’ isimli eserinde André Gide ahlaksızlığın ya da ahlak dışılığın ne övgüsünü, ne de yergisini yapmaya çalışmıştır.
Bu kitap, kahramanı Michel’in geleneksel “ahlak” kalıplarını yıkıp içgüdülerini ve duygularını dışa vurarak, kendine özgü yeni bir ahlak anlayışını oluşturma çabalarının hüzünlü bir anlatısıdır.
“Ya anası? Bir şey söylemedi mi?”
“Anası mı? O öleli tam on iki sene oluyor... Onu döverdi.”
“Ailece hepsi kaç kişi?”
“Beş çocuk. Oğulların en büyüğü ile en küçüğünü gördünüz. Kuvvetli olmayan ve rahip olmak isteyen bir tanesi daha var, on altı yaşında. Ve sonra, büyük kızın babadan olmuş iki çocuğu var...”
Yavaş yavaş birçok şeyler daha öğrendim, Heurtevent ailesi ağır kokulu, batak bir yerdi ve hayal gücüm bu ağır koku etrafında, et üstündeki bir sinek gibi, dönüp dolaşıyordu…
Yukarıda kısa bir alıntısını yaptığımız ve 1902 yılında yayımlanan ‘IMMORTALIST’ yani ‘AHLAKSIZ’ isimli eserinde André Gide ahlaksızlığın ya da ahlak dışılığın ne övgüsünü, ne de yergisini yapmaya çalışmıştır.
Bu kitap, kahramanı Michel’in geleneksel “ahlak” kalıplarını yıkıp içgüdülerini ve duygularını dışa vurarak, kendine özgü yeni bir ahlak anlayışını oluşturma çabalarının hüzünlü bir anlatısıdır.