Günümüz dünyası, sanayi ve teknik dünyası olarak bilinmektedir, çünkü insanoğlu son asırlarda bu alanda göz alıcı ilerlemeler kaydetmiştir, dolayısıyle bu konunun onun özelliklerinden sayılması çok yerinde bir harekettir. Ancak bu özelliğin beraberinde, çok büyük kültürel bir olay da vuku bulmuştur ve o da günümüz insanının dine ve dini kavramlara yönelişidir. Dine yöneliş, tarihte bahsi geçen insan yönelişlerinin en temeli ve en eskisidir. Mevcut belge ve bulguların da ortaya koyduğu üzere, hiçbir dönemde insanoğlunun hayatı dine yöneliş ve din hissinden boş kalmamıştır. Bununla birlikte Rönesans ve bilimsel metotların değişimiyle insanın madde alemine sulta kurmasından sonra, bazı siyasi ve kültürel etkenler sonucu dine yöneliş rengini kaybetmiş ve batı dünyasında dine karşı bir nevi ilgisizlik baş göstermiştir. Sonra gittikçe bu hastalık doğulu ülkelerde sıçrayarak bir gurubu etkisi altına almış ve giderek bu dalda o kadar ilerlemiştir ki, bazıları modern bilimin insanoğlunun tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğini ve dinin temin ettiği istekleri moder bilimin de temin edebileceğini sanmışlardır. Fakat ortaya çıkan bir takım etkenler ve yıkıcı olaylar, bu düşünceyi çürüttü ve insanoğlunun hiçbir zaman dinden ve onun kılavuzluklarından mustağni olmayacağını ve hiçbir şeyin dinin yerini dolduramayacağını ispatladı.
Günümüz dünyası, sanayi ve teknik dünyası olarak bilinmektedir, çünkü insanoğlu son asırlarda bu alanda göz alıcı ilerlemeler kaydetmiştir, dolayısıyle bu konunun onun özelliklerinden sayılması çok yerinde bir harekettir. Ancak bu özelliğin beraberinde, çok büyük kültürel bir olay da vuku bulmuştur ve o da günümüz insanının dine ve dini kavramlara yönelişidir. Dine yöneliş, tarihte bahsi geçen insan yönelişlerinin en temeli ve en eskisidir. Mevcut belge ve bulguların da ortaya koyduğu üzere, hiçbir dönemde insanoğlunun hayatı dine yöneliş ve din hissinden boş kalmamıştır. Bununla birlikte Rönesans ve bilimsel metotların değişimiyle insanın madde alemine sulta kurmasından sonra, bazı siyasi ve kültürel etkenler sonucu dine yöneliş rengini kaybetmiş ve batı dünyasında dine karşı bir nevi ilgisizlik baş göstermiştir. Sonra gittikçe bu hastalık doğulu ülkelerde sıçrayarak bir gurubu etkisi altına almış ve giderek bu dalda o kadar ilerlemiştir ki, bazıları modern bilimin insanoğlunun tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğini ve dinin temin ettiği istekleri moder bilimin de temin edebileceğini sanmışlardır. Fakat ortaya çıkan bir takım etkenler ve yıkıcı olaylar, bu düşünceyi çürüttü ve insanoğlunun hiçbir zaman dinden ve onun kılavuzluklarından mustağni olmayacağını ve hiçbir şeyin dinin yerini dolduramayacağını ispatladı.