AKP, yirmi küsur yıllık iktidarını toplumun her kesimiyle organik bağ kurmuş olan tarikatlara sağladığı imkânlar ile dinsel ve milliyetçi ideoloji aracılığıyla devam ettiriyor: İlk yıllarında kullandığı her türden özgürlükçü/liberal ideolojinin ardından son on yılında da her türden dinsel ve milliyetçi ideolojiyi sınırsızca kullandı. AKP tarikatlarla/kitlelerine kendi kontrolümde olmalarını şart koşarak imkânlar sağladı, tarikatlar da aracısız-dolaysızca ulaştıkları ve kendilerine biat eden/kendilerini yüce kabul eden dolayısıyla sözünden çıkmayan halka AKP’nin nimetlerini/vazgeçilmezliğini anlattı.
Ülkemizde, yaşamını emek gücünü satarak sürdürenlerden başka esnaf-zanaatkâr da AKP’nin politikaları sonucunda bulunduğumuz hâlihazırdaki ânda kapitalizme has mutlak yoksullaşma süreçleriyle ilk defa tanışmaya başlamıştır.
AKP’nin izlediği politikaların bankacılık/finans sektörünün ve büyük sermaye sahiplerinin kâr oranlarını istikrarlı olarak artırdığı bilinen bir gerçektir. Ama aynı politikaların emek gücünü satarak geçinenlerle, esnaf-zanaatkârı derinden etkileyen bir hızlı yoksullaşmayı ürettiği de gerçektir.
AKP’nin uzun yıllardır izlediği ve uyguladığı politikaların işçi sınıfı ve genel olarak ücretliler üzerindeki etkilerini ele alan AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma’da ilk olarak, “kitlelerin” AKP’ye nasıl, niçin oy ve destek verdiğini, AKP’nin de bu desteği alabilmek için hangi kaynakları nasıl kullandığını ve uygulanan politikaların günümüzde yarattığı büyük sorunlar eşliğinde ortaya çıkan mutlak yoksullaşma sürecini; ikinci olarak ise AKP’nin “yeni döneminde” yoksullaşma süreci eşliğinde güçlü siyasal iktidarına dayanarak gündeme getireceği yasal ve nihayet meşru sayılacak düzenlemelere başta işçi sınıfı olmak üzere esnaf-sanatkâr ve köylülerin nasıl tepki verebileceği incelenmektedir.
AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma, halkın AKP’ye verdiği “oy desteğini”, ve ayrıca tek tek bireylerin veya siyasî örgütlerin/partilerin değil, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi sınıf ve tabakaların AKP’nin yarattığı yoksullaşma süreçleri karşısındaki olası tepkilerini spekülasyondan uzak duran “gerçekçi ve maddî” verilerle anlamaya çalışmaktadır.
AKP, yirmi küsur yıllık iktidarını toplumun her kesimiyle organik bağ kurmuş olan tarikatlara sağladığı imkânlar ile dinsel ve milliyetçi ideoloji aracılığıyla devam ettiriyor: İlk yıllarında kullandığı her türden özgürlükçü/liberal ideolojinin ardından son on yılında da her türden dinsel ve milliyetçi ideolojiyi sınırsızca kullandı. AKP tarikatlarla/kitlelerine kendi kontrolümde olmalarını şart koşarak imkânlar sağladı, tarikatlar da aracısız-dolaysızca ulaştıkları ve kendilerine biat eden/kendilerini yüce kabul eden dolayısıyla sözünden çıkmayan halka AKP’nin nimetlerini/vazgeçilmezliğini anlattı.
Ülkemizde, yaşamını emek gücünü satarak sürdürenlerden başka esnaf-zanaatkâr da AKP’nin politikaları sonucunda bulunduğumuz hâlihazırdaki ânda kapitalizme has mutlak yoksullaşma süreçleriyle ilk defa tanışmaya başlamıştır.
AKP’nin izlediği politikaların bankacılık/finans sektörünün ve büyük sermaye sahiplerinin kâr oranlarını istikrarlı olarak artırdığı bilinen bir gerçektir. Ama aynı politikaların emek gücünü satarak geçinenlerle, esnaf-zanaatkârı derinden etkileyen bir hızlı yoksullaşmayı ürettiği de gerçektir.
AKP’nin uzun yıllardır izlediği ve uyguladığı politikaların işçi sınıfı ve genel olarak ücretliler üzerindeki etkilerini ele alan AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma’da ilk olarak, “kitlelerin” AKP’ye nasıl, niçin oy ve destek verdiğini, AKP’nin de bu desteği alabilmek için hangi kaynakları nasıl kullandığını ve uygulanan politikaların günümüzde yarattığı büyük sorunlar eşliğinde ortaya çıkan mutlak yoksullaşma sürecini; ikinci olarak ise AKP’nin “yeni döneminde” yoksullaşma süreci eşliğinde güçlü siyasal iktidarına dayanarak gündeme getireceği yasal ve nihayet meşru sayılacak düzenlemelere başta işçi sınıfı olmak üzere esnaf-sanatkâr ve köylülerin nasıl tepki verebileceği incelenmektedir.
AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma, halkın AKP’ye verdiği “oy desteğini”, ve ayrıca tek tek bireylerin veya siyasî örgütlerin/partilerin değil, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi sınıf ve tabakaların AKP’nin yarattığı yoksullaşma süreçleri karşısındaki olası tepkilerini spekülasyondan uzak duran “gerçekçi ve maddî” verilerle anlamaya çalışmaktadır.