Naficy bu kitapta, uzun yıllar süren bir çalışmayla ve sayısız çok dilli, çok uluslu metin ve filmden süzerek, sinema alanında boşluğu hissedilen bir metin ortaya koyuyor.
Sürgündeki Üçüncü Dünya Sinemacılarının bir o kadar da Avrupalı, Amerikalı, Rus, Kanadalı sinemacının 60’lardan bu yana “Batı”da gerçekleştirdikleri filmleri çözümlerken, bu filmlere onların varoluş öykülerine de yaklaşımlarının bir parçası olarak işaret ediyor Hamid Naficy.
Onun “Aksanlı Sinema” olarak tanımladığı bu tür, “Egemen Sinema”ya karşı bir duruş.
Yerinden yurdundan edilmişlerin kimlik yolculuklarının ve kimlik mücadelelerinin alegorik ve eleştirel öyküsü. Bu anlamda Aksanlı Sinema sürgüne ait ve diyasporal filmlerin özgün estetik ve politik üslupları kadar yeni kavramlarla da sinemanın teorik ufkunu genişletiyor.
Naficy bu kitapta, uzun yıllar süren bir çalışmayla ve sayısız çok dilli, çok uluslu metin ve filmden süzerek, sinema alanında boşluğu hissedilen bir metin ortaya koyuyor.
Sürgündeki Üçüncü Dünya Sinemacılarının bir o kadar da Avrupalı, Amerikalı, Rus, Kanadalı sinemacının 60’lardan bu yana “Batı”da gerçekleştirdikleri filmleri çözümlerken, bu filmlere onların varoluş öykülerine de yaklaşımlarının bir parçası olarak işaret ediyor Hamid Naficy.
Onun “Aksanlı Sinema” olarak tanımladığı bu tür, “Egemen Sinema”ya karşı bir duruş.
Yerinden yurdundan edilmişlerin kimlik yolculuklarının ve kimlik mücadelelerinin alegorik ve eleştirel öyküsü. Bu anlamda Aksanlı Sinema sürgüne ait ve diyasporal filmlerin özgün estetik ve politik üslupları kadar yeni kavramlarla da sinemanın teorik ufkunu genişletiyor.