Bu biyografik anlatım Herzen’in hayatına adanmıştır. Herzen'in en iyi biyografisi kendisi tarafından yazılmıştı. Bıloye i dumı adlı otobiyografisine de eklenecek fazla bir şey yoktur. Ancak Bıloye i dumı eseri dışında, hemen hemen Herzen'in bütün eserleri biyografi niteliğindedir. Herzen'in gerçek kahramanı kendisidir, kendi ruhunun ve kalbinin yaşamıdır. Bu nedenle, bu kitaptaki tüm iyi şeyler Herzen'in kendisine, eksiklikler ise bana aittir.
* * *
Şövalye... Bu, benim gözümde Herzen'in manevi kişiliğini tam anlamıyla ifade eden kelimedir. Kusurları olan bir şövalyeydi. Şövalye olmasının yanı sıra oldukça şüpheci bir zihindi. Hayatta her şeyden önce ve her şeyden çok asalet ve özgürlük arardı. Her şeyden önce, insanın sapkınlığına ve köleliğine karşı savaştı. Bütün bunlar “bu insan amacına ulaştı” demek için çok büyük, çok ciddi şeylerdi; tüm bunlar, bu tür insanları ve özlemleri görünce kutlanmayacak ve sevinmeyecek kadar büyük ve değerliydi. O ne yalnız bir sanatçı ne de yalnız bir yayımcıydı. O, ruhunda tam, mutlak bir insan yaşamının ve kişiliğin özgürlüğünün “ütopyasını” tutan bir sanatçı-yayıncı ve yayıncı-sanatçıydı.
Bu biyografik anlatım Herzen’in hayatına adanmıştır. Herzen'in en iyi biyografisi kendisi tarafından yazılmıştı. Bıloye i dumı adlı otobiyografisine de eklenecek fazla bir şey yoktur. Ancak Bıloye i dumı eseri dışında, hemen hemen Herzen'in bütün eserleri biyografi niteliğindedir. Herzen'in gerçek kahramanı kendisidir, kendi ruhunun ve kalbinin yaşamıdır. Bu nedenle, bu kitaptaki tüm iyi şeyler Herzen'in kendisine, eksiklikler ise bana aittir.
* * *
Şövalye... Bu, benim gözümde Herzen'in manevi kişiliğini tam anlamıyla ifade eden kelimedir. Kusurları olan bir şövalyeydi. Şövalye olmasının yanı sıra oldukça şüpheci bir zihindi. Hayatta her şeyden önce ve her şeyden çok asalet ve özgürlük arardı. Her şeyden önce, insanın sapkınlığına ve köleliğine karşı savaştı. Bütün bunlar “bu insan amacına ulaştı” demek için çok büyük, çok ciddi şeylerdi; tüm bunlar, bu tür insanları ve özlemleri görünce kutlanmayacak ve sevinmeyecek kadar büyük ve değerliydi. O ne yalnız bir sanatçı ne de yalnız bir yayımcıydı. O, ruhunda tam, mutlak bir insan yaşamının ve kişiliğin özgürlüğünün “ütopyasını” tutan bir sanatçı-yayıncı ve yayıncı-sanatçıydı.