Fenomenolojik sosyoloji diğer mikro-sosyolojiler, gündelik hayatın sosyolojileri, sözgelimi sembolik etkileşimcilik, etnometodoloji gibi Türkçe sosyoloji ve sosyal bilimler literatüründe hak ettiği düzeyde yer almayan ve tartışılmayan bir yaklaşımdır. Yakın zamanlarda bu eksikliği gidermek amacıyla ilgili kitaplar Türkçeye çevrilmeye ve daha ağırlıklı olarak sosyal bilimlerde çalışan okuyucunun dikkatini çekmeye başlamıştır.
Fakat burada önemli bir sıkıntı vardır. İlk olarak, fenomenolojik sosyolojiyle ve diğer yüz yüze etkileşimlerin sosyolojileriyle ilgili birincil ve ikincil eserlerin dili oldukça karışık, anlaşılması zordur. Bu söz konusu sosyal bilimcilerin kendi yazım tarzlarından olduğu kadar, anlattıkları ince ayrıntıları ifade etmenin zorluğundan da kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, literatüre kazandırılmaya çalışılırken yazılarda ve çevirilerde terimlerin uygun Türkçe karşılıklarını bulmayla ilgili ciddi karışıklıklar yaşanmaktadır.
Elinizdeki kitabın yazarı literatüre ve Türkçeye hâkim olduğu için, hem içerik hem de anlaşılırlık bakımından okuyucunun işini oldukça kolaylaştırmaktadır.
Kitabın bir başka özelliği fenomenolojik sosyolojiyi kurucusu Alfred Schutz’un biyografisini, kaygılarını, kafasındaki çözüme kavuşturmak istediği meseleleri de dikkate alarak bize anlatmasıdır. Bu yaklaşımla, ilişkili birincil kaynaklardan hareketle, Türkçe yazılmış ilk eser olması da çalışmayı değerli kılmaktadır. Kitabın editörlüğünü yapmak benim için de heyecan verici keşifler içermekteydi.
Fenomenolojik sosyoloji diğer mikro-sosyolojiler, gündelik hayatın sosyolojileri, sözgelimi sembolik etkileşimcilik, etnometodoloji gibi Türkçe sosyoloji ve sosyal bilimler literatüründe hak ettiği düzeyde yer almayan ve tartışılmayan bir yaklaşımdır. Yakın zamanlarda bu eksikliği gidermek amacıyla ilgili kitaplar Türkçeye çevrilmeye ve daha ağırlıklı olarak sosyal bilimlerde çalışan okuyucunun dikkatini çekmeye başlamıştır.
Fakat burada önemli bir sıkıntı vardır. İlk olarak, fenomenolojik sosyolojiyle ve diğer yüz yüze etkileşimlerin sosyolojileriyle ilgili birincil ve ikincil eserlerin dili oldukça karışık, anlaşılması zordur. Bu söz konusu sosyal bilimcilerin kendi yazım tarzlarından olduğu kadar, anlattıkları ince ayrıntıları ifade etmenin zorluğundan da kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, literatüre kazandırılmaya çalışılırken yazılarda ve çevirilerde terimlerin uygun Türkçe karşılıklarını bulmayla ilgili ciddi karışıklıklar yaşanmaktadır.
Elinizdeki kitabın yazarı literatüre ve Türkçeye hâkim olduğu için, hem içerik hem de anlaşılırlık bakımından okuyucunun işini oldukça kolaylaştırmaktadır.
Kitabın bir başka özelliği fenomenolojik sosyolojiyi kurucusu Alfred Schutz’un biyografisini, kaygılarını, kafasındaki çözüme kavuşturmak istediği meseleleri de dikkate alarak bize anlatmasıdır. Bu yaklaşımla, ilişkili birincil kaynaklardan hareketle, Türkçe yazılmış ilk eser olması da çalışmayı değerli kılmaktadır. Kitabın editörlüğünü yapmak benim için de heyecan verici keşifler içermekteydi.