Il était une fois un homme qui s'appelait Ali Baba. Il vivait dans la ville de Bagdad. C'était un homme pauvre, mais bon, toujours prêt à aider ceux qui en avaient besoin. C'est pour cela que nous serons toujours pauvres, dit sa femme. Nous avons très peu d'argent pour nous-mêmes, mais tu donnes notre argent et nos affaires à des amis et à des étrangers. Un jour, nous serons mendiants.
Evvel zaman içinde, Ali Baba adında bir adam Bağdat'ta yaşardı. Fakir olmasına rağmen, ihtiyaç içerisindeki herkese yardımcı olan iyi bir adamdı. Karısı ‘işte bu yüzden hep fakir kalacağız' dedi. ‘Zaten kıt kanaat yaşıyoruz, bir de sen paramızı ve eşyalarımızı arkadaşlarına ve yabancılara veriyorsun. Bir gün biz de dilenmeye başlarız.'
Il était une fois un homme qui s'appelait Ali Baba. Il vivait dans la ville de Bagdad. C'était un homme pauvre, mais bon, toujours prêt à aider ceux qui en avaient besoin. C'est pour cela que nous serons toujours pauvres, dit sa femme. Nous avons très peu d'argent pour nous-mêmes, mais tu donnes notre argent et nos affaires à des amis et à des étrangers. Un jour, nous serons mendiants.
Evvel zaman içinde, Ali Baba adında bir adam Bağdat'ta yaşardı. Fakir olmasına rağmen, ihtiyaç içerisindeki herkese yardımcı olan iyi bir adamdı. Karısı ‘işte bu yüzden hep fakir kalacağız' dedi. ‘Zaten kıt kanaat yaşıyoruz, bir de sen paramızı ve eşyalarımızı arkadaşlarına ve yabancılara veriyorsun. Bir gün biz de dilenmeye başlarız.'