Yazar değilim ben.
Bir şeyler yazmakla yazar olunamayacağını iyi biliyorum.
Heybemde öyle süslü kelimelerim yok…
Ne kimsenin derdine derman olabilirim,
Ne de yol olabilirim yolunu kaybetmişlere…
Merhem de olamam kanayan yaranıza mesela…
Derdinize derman olamam belki ama dermanın kimde olduğunu söyleyebilirim…
Yol olamam belki size ama doğru yolu gösterebilirim…
Çare olamam belki ama çarenin kimde olduğundan haberdarım.”
Bekir Develihayatımızda her an karşılaştığımız ve bir parçamız olan kavramlar üzerinden bir insan tasavvuru ortaya koyuyor. Çevremizdeki sıradan kahramanların öykülerini, kıyısına gelenlerin ikramsız kalmadığı bir su kaynağına benzetip, insanın ahlakla, gelenekle, modern dünyayla ilişkisine dair eleştirilerini içten bir duyarlılıkla paylaşıyor. Uzak coğrafyalardan yakın tanıklıklara uzanan ve okuyucusuyla dertleşmek isteyen bu metinler, bir yandan tefekkür kapısını aralarken bir yandan da şu duaya hep birlikte “Âmin” demeye davet ediyor:
Allah cümlemizi korusun:
Cümle'mizi ve cümlemizi!
Yazar değilim ben.
Bir şeyler yazmakla yazar olunamayacağını iyi biliyorum.
Heybemde öyle süslü kelimelerim yok…
Ne kimsenin derdine derman olabilirim,
Ne de yol olabilirim yolunu kaybetmişlere…
Merhem de olamam kanayan yaranıza mesela…
Derdinize derman olamam belki ama dermanın kimde olduğunu söyleyebilirim…
Yol olamam belki size ama doğru yolu gösterebilirim…
Çare olamam belki ama çarenin kimde olduğundan haberdarım.”
Bekir Develihayatımızda her an karşılaştığımız ve bir parçamız olan kavramlar üzerinden bir insan tasavvuru ortaya koyuyor. Çevremizdeki sıradan kahramanların öykülerini, kıyısına gelenlerin ikramsız kalmadığı bir su kaynağına benzetip, insanın ahlakla, gelenekle, modern dünyayla ilişkisine dair eleştirilerini içten bir duyarlılıkla paylaşıyor. Uzak coğrafyalardan yakın tanıklıklara uzanan ve okuyucusuyla dertleşmek isteyen bu metinler, bir yandan tefekkür kapısını aralarken bir yandan da şu duaya hep birlikte “Âmin” demeye davet ediyor:
Allah cümlemizi korusun:
Cümle'mizi ve cümlemizi!