İnsan, tüm yaratılmışlar arasında özel bir yere ve değere sahiptir. Allah’ın insana verdiği değerin tezahürleri birçok alanda kendini belli etmekle birlikte, bunun en belirgin göstergelerinden biri de O’nun, kelâmıyla insanı kendisine muhatap kılmasıdır. Bu büyük lütuf karşısında insanın konumu O’nun hitabına kulak vermek, O’nun kelâmını anlamak ve gereğini yerine getirmek olmalıdır.
Allah-insan iletişimi konusunu ele alırken hareket noktamız, insana yönelik ilahî teveccühün bir tezahürü olarak ilahî hitaba muhatap oluşun keyfiyetini anlama, bu muhatap oluş anındaki insanın konumu ve karşılaşabileceği muhtemel problemleri irdeleme düşüncesi olmuştur.
İlahî kelâmın beşerî düzlemde somut bir metin olarak varlık kazanması, Allah’ın ilk muhatap kitle ile kurduğu iletişimin neticesinde olmuştur. Vahiy sürecinin sona ermesi ve ilahî kelamı oluşturan sözlerin bir metin halini almasıyla birlikte ise Allah-insan iletişiminde yeni ve farklı bir süreç başlamıştır.
Kur’an’ı kendisine yönelik bir ilahî hitap olarak değerlendiren ve ona bu inançla yaklaşan çoğu insanın zihnini meşgul etmiş ve edecek olan bazı problemli noktaların da tartışıldığı bu çalışmanın, ilahî kelâmla ilgisi ve onu anlama çabası olanlara bir nebze katkısı olursa, bu sonuç yazarı bahtiyar etmeye yetecektir.
İnsan, tüm yaratılmışlar arasında özel bir yere ve değere sahiptir. Allah’ın insana verdiği değerin tezahürleri birçok alanda kendini belli etmekle birlikte, bunun en belirgin göstergelerinden biri de O’nun, kelâmıyla insanı kendisine muhatap kılmasıdır. Bu büyük lütuf karşısında insanın konumu O’nun hitabına kulak vermek, O’nun kelâmını anlamak ve gereğini yerine getirmek olmalıdır.
Allah-insan iletişimi konusunu ele alırken hareket noktamız, insana yönelik ilahî teveccühün bir tezahürü olarak ilahî hitaba muhatap oluşun keyfiyetini anlama, bu muhatap oluş anındaki insanın konumu ve karşılaşabileceği muhtemel problemleri irdeleme düşüncesi olmuştur.
İlahî kelâmın beşerî düzlemde somut bir metin olarak varlık kazanması, Allah’ın ilk muhatap kitle ile kurduğu iletişimin neticesinde olmuştur. Vahiy sürecinin sona ermesi ve ilahî kelamı oluşturan sözlerin bir metin halini almasıyla birlikte ise Allah-insan iletişiminde yeni ve farklı bir süreç başlamıştır.
Kur’an’ı kendisine yönelik bir ilahî hitap olarak değerlendiren ve ona bu inançla yaklaşan çoğu insanın zihnini meşgul etmiş ve edecek olan bazı problemli noktaların da tartışıldığı bu çalışmanın, ilahî kelâmla ilgisi ve onu anlama çabası olanlara bir nebze katkısı olursa, bu sonuç yazarı bahtiyar etmeye yetecektir.