Çağlara meydan okuyan İlahi Kelam, hidayetin rehberi olduğunu ilan ederek başlar söze ve şöyle seslenir: “Elif. Lâm. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Fakat bu mesajda dikkat edilmesi, gözlerden kaçmaması gereken ince bir nükte vardır ki o da bu kitabın “müttakiler” için bir hidayet rehberi olduğudur. Yani bu hitabın esas faydası doğru tercih yeteneğine sahip olan kabiliyetteki kişilere ait olacaktır. Bunlar da takvası veya en azından günahlardan sakınma yeteneği olan müttaki kullardır. Müttakiliğin ölçüsü de Allah Teala’nın muhabbetine vesile olacak amelleri işlemek olduğu kadar, belki daha fazlasıyla, öfkesini, gazabını celbedecek davranışlardan azami ölçüde kaçınmaktır. Bu sebeple Allah Teala’nın kimleri sevdiğini bilmek kadar, kimleri sevmediğini de bilmek, müttakiler sınıfına girebilmek için önemli bir husus olmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak, Allah Teala’nın kimleri sevmediğini araştırmanın faydalı bir çalışma olacağını düşündük. Bu konuda en önemli kaynağımız elbette ki Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim oldu. Vüs’atimizin el verdiği ölçüde Kur’an’ın ışığında Allah Teala’nın kimleri sevmediğini ortaya koymaya gayret ettik. Diğer çalışmalarımızda olduğu gibi Resulullah Efendimiz aleyhissalatü vessalam’ın “üsve-i hasene” olan örnek hayatı ve O’nun nurlu izini takip eden sahabe-i kiramın menkıbeleri bizim için en önemli rehber oldu. Çağlara meydan okuyan İlahi Kelam, hidayetin rehberi olduğunu ilan ederek başlar söze ve şöyle seslenir: “Elif. Lâm. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Fakat bu mesajda dikkat edilmesi, gözlerden kaçmaması gereken ince bir nükte vardır ki o da bu kitabın “müttakiler” için bir hidayet rehberi olduğudur. Yani bu hitabın esas faydası doğru tercih yeteneğine sahip olan kabiliyetteki kişilere ait olacaktır. Bunlar da takvası veya en azından günahlardan sakınma yeteneği olan müttaki kullardır. Müttakiliğin ölçüsü de Allah Teala’nın muhabbetine vesile olacak amelleri işlemek olduğu kadar, belki daha fazlasıyla, öfkesini, gazabını celbedecek davranışlardan azami ölçüde kaçınmaktır. Bu sebeple Allah Teala’nın kimleri sevdiğini bilmek kadar, kimleri sevmediğini de bilmek, müttakiler sınıfına girebilmek için önemli bir husus olmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak, Allah Teala’nın kimleri sevmediğini araştırmanın faydalı bir çalışma olacağını düşündük. Bu konuda en önemli kaynağımız elbette ki Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim oldu. Vüs’atimizin el verdiği ölçüde Kur’an’ın ışığında Allah Teala’nın kimleri sevmediğini ortaya koymaya gayret ettik. Diğer çalışmalarımızda olduğu gibi Resulullah Efendimiz aleyhissalatü vessalam’ın “üsve-i hasene” olan örnek hayatı ve O’nun nurlu izini takip eden sahabe-i kiramın menkıbeleri bizim için en önemli rehber oldu.
Çağlara meydan okuyan İlahi Kelam, hidayetin rehberi olduğunu ilan ederek başlar söze ve şöyle seslenir: “Elif. Lâm. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Fakat bu mesajda dikkat edilmesi, gözlerden kaçmaması gereken ince bir nükte vardır ki o da bu kitabın “müttakiler” için bir hidayet rehberi olduğudur. Yani bu hitabın esas faydası doğru tercih yeteneğine sahip olan kabiliyetteki kişilere ait olacaktır. Bunlar da takvası veya en azından günahlardan sakınma yeteneği olan müttaki kullardır. Müttakiliğin ölçüsü de Allah Teala’nın muhabbetine vesile olacak amelleri işlemek olduğu kadar, belki daha fazlasıyla, öfkesini, gazabını celbedecek davranışlardan azami ölçüde kaçınmaktır. Bu sebeple Allah Teala’nın kimleri sevdiğini bilmek kadar, kimleri sevmediğini de bilmek, müttakiler sınıfına girebilmek için önemli bir husus olmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak, Allah Teala’nın kimleri sevmediğini araştırmanın faydalı bir çalışma olacağını düşündük. Bu konuda en önemli kaynağımız elbette ki Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim oldu. Vüs’atimizin el verdiği ölçüde Kur’an’ın ışığında Allah Teala’nın kimleri sevmediğini ortaya koymaya gayret ettik. Diğer çalışmalarımızda olduğu gibi Resulullah Efendimiz aleyhissalatü vessalam’ın “üsve-i hasene” olan örnek hayatı ve O’nun nurlu izini takip eden sahabe-i kiramın menkıbeleri bizim için en önemli rehber oldu. Çağlara meydan okuyan İlahi Kelam, hidayetin rehberi olduğunu ilan ederek başlar söze ve şöyle seslenir: “Elif. Lâm. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Fakat bu mesajda dikkat edilmesi, gözlerden kaçmaması gereken ince bir nükte vardır ki o da bu kitabın “müttakiler” için bir hidayet rehberi olduğudur. Yani bu hitabın esas faydası doğru tercih yeteneğine sahip olan kabiliyetteki kişilere ait olacaktır. Bunlar da takvası veya en azından günahlardan sakınma yeteneği olan müttaki kullardır. Müttakiliğin ölçüsü de Allah Teala’nın muhabbetine vesile olacak amelleri işlemek olduğu kadar, belki daha fazlasıyla, öfkesini, gazabını celbedecek davranışlardan azami ölçüde kaçınmaktır. Bu sebeple Allah Teala’nın kimleri sevdiğini bilmek kadar, kimleri sevmediğini de bilmek, müttakiler sınıfına girebilmek için önemli bir husus olmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak, Allah Teala’nın kimleri sevmediğini araştırmanın faydalı bir çalışma olacağını düşündük. Bu konuda en önemli kaynağımız elbette ki Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim oldu. Vüs’atimizin el verdiği ölçüde Kur’an’ın ışığında Allah Teala’nın kimleri sevmediğini ortaya koymaya gayret ettik. Diğer çalışmalarımızda olduğu gibi Resulullah Efendimiz aleyhissalatü vessalam’ın “üsve-i hasene” olan örnek hayatı ve O’nun nurlu izini takip eden sahabe-i kiramın menkıbeleri bizim için en önemli rehber oldu.