Alman Sosyolojisinin Felsefî Tarihi, sosyolojinin kurucu babalarından (Marx, Simmel, Weber) başlayarak Lukacs aracılığıyla Frankfurt Okulu’na (Horkheimer, Adorno, Habermas) dek uzanan eleştirel teorinin sistematik bir yeniden-inşasını sunuyor. Yabancılaşma, rasyonelleşme ve şeyleşme teorilerini derinlemesine analiz eden Vandenberghe, sadece tahakkümün gerçekliğine ışık tutmakla kalmayıp özgürleşimin olası yollarını da aydınlatacak olan, bugüne dair eleştirel bir teorinin metateorik önvarsayımlarını soruşturuyor.
Elinizdeki Türkçe baskıya özel kaleme aldığı notta Benhabib’in belirttiği üzere: “Karl Marx ve Max Weber’den Frankfurt Okulu ve Jürgen Habermas’a Alman Sosyal Teorisi’nin evrimini, şeyleşme kavramını merkeze alarak inceleyen kapsayıcı ve güvenilir bir giriş çalışması. Öğretici ve ufuk açıcı.”
Frederic Vandenberghe’nin bu çalışması, Eleştirel Teori geleneğinin titiz ve kapsamlı bir izahatını sunmaktadır. Konuya dair bugüne dek üretilmiş en iyi katkı olduğunu hiç tereddüt etmeksizin söyleyebilirim. Bilhassa Habermas’ı konu alan kısım, büyük bir çağdaş filozofun düşüncesinin gelişimindeki temel evrelerin ayrıntılı ve hayli özgün bir yorumunu sunuyor.
Alman Sosyolojisinin Felsefî Tarihi, sosyolojinin kurucu babalarından (Marx, Simmel, Weber) başlayarak Lukacs aracılığıyla Frankfurt Okulu’na (Horkheimer, Adorno, Habermas) dek uzanan eleştirel teorinin sistematik bir yeniden-inşasını sunuyor. Yabancılaşma, rasyonelleşme ve şeyleşme teorilerini derinlemesine analiz eden Vandenberghe, sadece tahakkümün gerçekliğine ışık tutmakla kalmayıp özgürleşimin olası yollarını da aydınlatacak olan, bugüne dair eleştirel bir teorinin metateorik önvarsayımlarını soruşturuyor.
Elinizdeki Türkçe baskıya özel kaleme aldığı notta Benhabib’in belirttiği üzere: “Karl Marx ve Max Weber’den Frankfurt Okulu ve Jürgen Habermas’a Alman Sosyal Teorisi’nin evrimini, şeyleşme kavramını merkeze alarak inceleyen kapsayıcı ve güvenilir bir giriş çalışması. Öğretici ve ufuk açıcı.”
Frederic Vandenberghe’nin bu çalışması, Eleştirel Teori geleneğinin titiz ve kapsamlı bir izahatını sunmaktadır. Konuya dair bugüne dek üretilmiş en iyi katkı olduğunu hiç tereddüt etmeksizin söyleyebilirim. Bilhassa Habermas’ı konu alan kısım, büyük bir çağdaş filozofun düşüncesinin gelişimindeki temel evrelerin ayrıntılı ve hayli özgün bir yorumunu sunuyor.