Türk düşüncesi yüz seneden beri Batı’dan alınan aktarma akıl, bilim, bilgi ve düşünceyi aşmaya çalışmaktadır. Farklı, yeni ve “muasır” toplum yaratarak milletin bekasını temin etmek hususundaki gayretler, Tanzimat Dönemi’nde başlamış, Meşrutiyet Dönemi’nde devam etmiş, Cumhuriyet Dönemi’nde ise mutlaklaşmıştır. Bu bakımdan Türk tefekkürü, bilhassa yöntem ve ilkeler üzerinde düşünerek daha sistemli bir düşünce hayatı yaratma gayretleri içine girmiş ve bu bakımdan belli bir mesafe de katetmiş sayılabilir. Düşünce dünyamızı anlayabilmek ve gelişim seyrini takip edebilmek için Cumhuriyet Dönemi fikir hayatımızın, bilhassa Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Osmanlı düşünce ve kültür hayatının bir çeşit uzantısı ve devamı olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekmektedir. Bugünkü Türk düşüncesini tanımak ve anlamak için onun tarihî gelişimini, geçirdiği çeşitli değişim ve dönüşümleri, zihniyet ve devirlerin değişmesini meydana getiren şartları da göz önünde bulundurarak yakından ve derinden incelemek lazımdır. Zaman zaman zihinleri meşgul eden, “Bir Türk düşüncesi var mıdır?” sorusuna, “Türk düşüncesinin bütünlüğünü” ve “zengin muhtevalı fikir tarihimizin” bir krokisini sunarak cevap arayan bu kitap, Türk düşüncesinin gelişimi için reçeteler sunar: yerli bakış açısına dönmek; tefekkürü, zihni ve kalemi serbest bırakmak.
Türk düşüncesi yüz seneden beri Batı’dan alınan aktarma akıl, bilim, bilgi ve düşünceyi aşmaya çalışmaktadır. Farklı, yeni ve “muasır” toplum yaratarak milletin bekasını temin etmek hususundaki gayretler, Tanzimat Dönemi’nde başlamış, Meşrutiyet Dönemi’nde devam etmiş, Cumhuriyet Dönemi’nde ise mutlaklaşmıştır. Bu bakımdan Türk tefekkürü, bilhassa yöntem ve ilkeler üzerinde düşünerek daha sistemli bir düşünce hayatı yaratma gayretleri içine girmiş ve bu bakımdan belli bir mesafe de katetmiş sayılabilir. Düşünce dünyamızı anlayabilmek ve gelişim seyrini takip edebilmek için Cumhuriyet Dönemi fikir hayatımızın, bilhassa Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Osmanlı düşünce ve kültür hayatının bir çeşit uzantısı ve devamı olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekmektedir. Bugünkü Türk düşüncesini tanımak ve anlamak için onun tarihî gelişimini, geçirdiği çeşitli değişim ve dönüşümleri, zihniyet ve devirlerin değişmesini meydana getiren şartları da göz önünde bulundurarak yakından ve derinden incelemek lazımdır. Zaman zaman zihinleri meşgul eden, “Bir Türk düşüncesi var mıdır?” sorusuna, “Türk düşüncesinin bütünlüğünü” ve “zengin muhtevalı fikir tarihimizin” bir krokisini sunarak cevap arayan bu kitap, Türk düşüncesinin gelişimi için reçeteler sunar: yerli bakış açısına dönmek; tefekkürü, zihni ve kalemi serbest bırakmak.