Bundan neredeyse yüz elli sene önce bir tıp hekimi olan Montessori, mezun olur olmaz, çok genç yaşta zihinsel engelli çocuklarla çalışmaya başlar. Muazzam bir gözlem yeteneği olan bu genç hekim, zihinsel engelli çocuklara uyguladığı eğitim metoduyla onları, yaşıtları diğer çocuklarla öğrendikleri üzerine yarışmaya sokacak ve geçecek aşamaya kadar getirir.
Bu başarısı, diğer çocuklarla da çalışmalar yapması için kendisine güç ve ilham verir. Gerçekten de altmış çocukla başladığı yolculuk, kısa sürede çalışmalarının kendi adı ile anılması ve İtalya dışında Avrupa’nın diğer ülkelerinden de ilgi ve merakla karşılanmasıyla sonuçlanır.
Bugün biz Türkiye’de, eğitim öğretimde yaşadığımız sıkıntıları, çocukları tembellikle suçlayarak, yeni nesil yakıştırmalar yaparak; televizyon, bilgisayar veya tabletlerin kullanım sürelerine sınırlamalar koyarak, velhasıl akla hayale gelebilecek her şeyi düşünerek anlamlandırmaya veaşmaya çabalıyoruz.
Montessori bizlere 19. yüzyıldan seslenerek, farklı yol ve yöntemlerle her yaştan çocuk ile çalışma ve eğitim öğretimi düzenleme teknikleri öğütlüyor. Bunların tamamı o kadar kıymetli ve alternatif eğitim açısından öylesine yeterli ki uygulamaya başlamak ve kendi kültürümüze uyarlamak için fırsatlar sunuyor.
Geçen sene iş olanaklarını en hızlı büyüten on ABD’li iş insanından üçü başarılarını, aldıkları Montessori eğitimine borçlu olduklarını dile getirdiler. Sonuçları bu kadar elle tutulur, dünyanın değişik pek çok ülkesinde sayısız okula ulaşmış Montessori eğitim sistemi, son yıllarda ülkemizde de gözle görülür bir ilgi ile karşılanıyor ve okullarda hayata geçmiş birçok alternatif eğitim projesi yapılıyor.
Alternatif Eğitim Dergisi olarak, bu deneyimleri yeni sayımıza taşıyor ve bu sıra dışı eğitim sistemini merak eden öğretmen, öğrenci ve velilere, ayrıca eğitim meselesini gündeminde tutmak isteyen ve bu konu üzerine düşünen, ülkemizin tüm insanlarına sunuyoruz.
Bundan neredeyse yüz elli sene önce bir tıp hekimi olan Montessori, mezun olur olmaz, çok genç yaşta zihinsel engelli çocuklarla çalışmaya başlar. Muazzam bir gözlem yeteneği olan bu genç hekim, zihinsel engelli çocuklara uyguladığı eğitim metoduyla onları, yaşıtları diğer çocuklarla öğrendikleri üzerine yarışmaya sokacak ve geçecek aşamaya kadar getirir.
Bu başarısı, diğer çocuklarla da çalışmalar yapması için kendisine güç ve ilham verir. Gerçekten de altmış çocukla başladığı yolculuk, kısa sürede çalışmalarının kendi adı ile anılması ve İtalya dışında Avrupa’nın diğer ülkelerinden de ilgi ve merakla karşılanmasıyla sonuçlanır.
Bugün biz Türkiye’de, eğitim öğretimde yaşadığımız sıkıntıları, çocukları tembellikle suçlayarak, yeni nesil yakıştırmalar yaparak; televizyon, bilgisayar veya tabletlerin kullanım sürelerine sınırlamalar koyarak, velhasıl akla hayale gelebilecek her şeyi düşünerek anlamlandırmaya veaşmaya çabalıyoruz.
Montessori bizlere 19. yüzyıldan seslenerek, farklı yol ve yöntemlerle her yaştan çocuk ile çalışma ve eğitim öğretimi düzenleme teknikleri öğütlüyor. Bunların tamamı o kadar kıymetli ve alternatif eğitim açısından öylesine yeterli ki uygulamaya başlamak ve kendi kültürümüze uyarlamak için fırsatlar sunuyor.
Geçen sene iş olanaklarını en hızlı büyüten on ABD’li iş insanından üçü başarılarını, aldıkları Montessori eğitimine borçlu olduklarını dile getirdiler. Sonuçları bu kadar elle tutulur, dünyanın değişik pek çok ülkesinde sayısız okula ulaşmış Montessori eğitim sistemi, son yıllarda ülkemizde de gözle görülür bir ilgi ile karşılanıyor ve okullarda hayata geçmiş birçok alternatif eğitim projesi yapılıyor.
Alternatif Eğitim Dergisi olarak, bu deneyimleri yeni sayımıza taşıyor ve bu sıra dışı eğitim sistemini merak eden öğretmen, öğrenci ve velilere, ayrıca eğitim meselesini gündeminde tutmak isteyen ve bu konu üzerine düşünen, ülkemizin tüm insanlarına sunuyoruz.