Sosyal politikaya ilgi duyanlar, bu alanın içeriğini az çok bilir. Tarihî açılımla açıklamak gerekirse, sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan ve vahşî kapitalizmin bir sonucu olduğu söylenen işçi-işveren sorunu, geleneksel sosyal politikanın ana konusu haline getirilmiştir. Nitekim Türkiye’de de özellikle 1980 sonraki süreçte üniversitelerimizde Sosyalizmle ilişkili olabilir kaygısı ile Sosyal Politika (ve Sosyal Güvenlik) Ana Bilim Dalı, sanki sadece çalışma hayatı ile sınırlıymışçasına Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümüne entegre edilmiş ve dar bir bakışla iş dünyası ile iyice pekiştirilmiştir. Halbuki kapitalist/liberal ekonomi modellerinin insanlık dışı sonuçlarını düzeltmek gayesiyle ortaya çıkmış olan modern sosyal politika, kendini reforme ederek, (radikal) sosyalist akımlardan uzaklaşmış, çalışma ekonomisinin ötesinde ve dışında başka birçok sosyal alana da hitap eden multi-disipliner bir bilim dalı haline gelmiştir. Buna rağmen Türkiye dâhil birçok devlet, sosyal politika alanındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getiremediği ve sosyal politika tedbirlerini başarılı bir şekilde ülke insanının refahına yönelik olarak uygulayamamaktadır. Bu bağlamda bu ülkeler, anayasalı sosyal devlet niteliği taşımanın ötesinde güçlü bir sosyal politika konseptine sahip değildir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, bunun sadece somut bir örneğidir.
Sosyal politikaya ilgi duyanlar, bu alanın içeriğini az çok bilir. Tarihî açılımla açıklamak gerekirse, sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan ve vahşî kapitalizmin bir sonucu olduğu söylenen işçi-işveren sorunu, geleneksel sosyal politikanın ana konusu haline getirilmiştir. Nitekim Türkiye’de de özellikle 1980 sonraki süreçte üniversitelerimizde Sosyalizmle ilişkili olabilir kaygısı ile Sosyal Politika (ve Sosyal Güvenlik) Ana Bilim Dalı, sanki sadece çalışma hayatı ile sınırlıymışçasına Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümüne entegre edilmiş ve dar bir bakışla iş dünyası ile iyice pekiştirilmiştir. Halbuki kapitalist/liberal ekonomi modellerinin insanlık dışı sonuçlarını düzeltmek gayesiyle ortaya çıkmış olan modern sosyal politika, kendini reforme ederek, (radikal) sosyalist akımlardan uzaklaşmış, çalışma ekonomisinin ötesinde ve dışında başka birçok sosyal alana da hitap eden multi-disipliner bir bilim dalı haline gelmiştir. Buna rağmen Türkiye dâhil birçok devlet, sosyal politika alanındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getiremediği ve sosyal politika tedbirlerini başarılı bir şekilde ülke insanının refahına yönelik olarak uygulayamamaktadır. Bu bağlamda bu ülkeler, anayasalı sosyal devlet niteliği taşımanın ötesinde güçlü bir sosyal politika konseptine sahip değildir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, bunun sadece somut bir örneğidir.