Ben Emine Koç’u İstanbul/Kilyos’ta tanıdım. Cıvıl cıvıl, boş oturamayan, sürekli bir şeyler üreten ve çevresine pozitif enerji yayan bir kişi… Manisa’nın Gördes ilçesindeki Kıranköy’de doğup büyümüş. Köyle ilgili anılarını kaleme aldığını öğrenince, onu daha da yakından tanımak amacıyla, yazdıklarını okumak istedim. Bu istek, beni Gördes/Kıranköy’deki küçük Emine ile buluşturdu…
Her şeyi öğrenmek isteyen o meraklı küçük Emine, beni elimden tutup tütün tarlalarından - halı dokuma tezgâhlarına, Dede şölenlerinden - İlkbahar Sokak Hayırlarına, Kıranköy’deki çocuk oyunlarından – yöre düğünlerine kadar götürdü…
Çocuk saflığı ve içtenliği ile tavşan kapamayı da, masalları da, çömlekçileri de, çıracıları da “ekmek” ayvalarıyla birlikte benimle paylaştı… Yöreye özgü Ağdeç Aşını, Çırpma Tutturmayı, Çoban Okumasını, Bayat Alanını bana öğretti. Köyde de genç kızların kendi modalarını yaratabileceğini, evlenip İstanbul’a gelince kendilerini nasıl geliştirebileceklerini gösterdi.
İlk fırsatta, Gördes/Kıranköy’e gidip, Emine Koç’un anlattığı ve tepede bir kayanın üstünde, ayak izine benzeyen ve rivayete göre Peygamberimize ait olduğu söylenen o çukuru görmek, yamaçta uçuşan uçurtmaları seyretmek ve hâlâ orada yaşayan kardeşleriyle tanışmak istiyorum.
Kitabı okuduğunuzda, sizler de yolunuzu bu güzel beldeye, Gördes/Kıranköy’e düşürmek isteyebilirsiniz. Gidemeseniz bile, bu eseri okuduğunuzda bölümleri sizi o yolculuğa çıkaracaktır.
Hepinize çocuklarınızla birlikte iyi yolculuklar dilerim.
Ülkü Giray
Ben Emine Koç’u İstanbul/Kilyos’ta tanıdım. Cıvıl cıvıl, boş oturamayan, sürekli bir şeyler üreten ve çevresine pozitif enerji yayan bir kişi… Manisa’nın Gördes ilçesindeki Kıranköy’de doğup büyümüş. Köyle ilgili anılarını kaleme aldığını öğrenince, onu daha da yakından tanımak amacıyla, yazdıklarını okumak istedim. Bu istek, beni Gördes/Kıranköy’deki küçük Emine ile buluşturdu…
Her şeyi öğrenmek isteyen o meraklı küçük Emine, beni elimden tutup tütün tarlalarından - halı dokuma tezgâhlarına, Dede şölenlerinden - İlkbahar Sokak Hayırlarına, Kıranköy’deki çocuk oyunlarından – yöre düğünlerine kadar götürdü…
Çocuk saflığı ve içtenliği ile tavşan kapamayı da, masalları da, çömlekçileri de, çıracıları da “ekmek” ayvalarıyla birlikte benimle paylaştı… Yöreye özgü Ağdeç Aşını, Çırpma Tutturmayı, Çoban Okumasını, Bayat Alanını bana öğretti. Köyde de genç kızların kendi modalarını yaratabileceğini, evlenip İstanbul’a gelince kendilerini nasıl geliştirebileceklerini gösterdi.
İlk fırsatta, Gördes/Kıranköy’e gidip, Emine Koç’un anlattığı ve tepede bir kayanın üstünde, ayak izine benzeyen ve rivayete göre Peygamberimize ait olduğu söylenen o çukuru görmek, yamaçta uçuşan uçurtmaları seyretmek ve hâlâ orada yaşayan kardeşleriyle tanışmak istiyorum.
Kitabı okuduğunuzda, sizler de yolunuzu bu güzel beldeye, Gördes/Kıranköy’e düşürmek isteyebilirsiniz. Gidemeseniz bile, bu eseri okuduğunuzda bölümleri sizi o yolculuğa çıkaracaktır.
Hepinize çocuklarınızla birlikte iyi yolculuklar dilerim.
Ülkü Giray