İnsanın kendini tanıması ve kendinden yola çıkarak varlık âlemini anlamlandırması insan oluşunun bir gereğidir. İnsan kayıptır ve kendini bulmaktan mesuldür. Kendini bulan insan öz yurdunun hasretini duymaya başlar. Elinde asasıyla "Gezdim Urum ile Şam'ı/ Yukarı illeri kamu/ Çok aradım bulamadım/ Şöyle garip bencileyin" diyen Koca Yunus, işte bu hasretin oduyla yanmıştır. Bu arayışta âşık hem yorulur hem yoğrulur.
Hayatta esas olan tekâmüldür. İnsanın tekâmülü ise ibret ve öğüt almasıyla mümkündür. Geçmekte olduğumuz yollardan daha önce geçmiş olanlar, çektiğimiz acıları daha önce çekmiş olanlar, verdiğimiz mücadeleyi daha önce vermiş olanlar; tecrübeleriyle bize yol gösterebilir ya da örnek teşkil edebilir. Her ne kadar, "Bir musibet bin nasihatten evlâdır." denilmişse de ehlinden dinlenen öğüt, yürüyeceğimiz yolları aydınlatacak bir fener görevi görür; yeter ki gönül kulağıyla dinleyelim.
İnsanın kendini tanıması ve kendinden yola çıkarak varlık âlemini anlamlandırması insan oluşunun bir gereğidir. İnsan kayıptır ve kendini bulmaktan mesuldür. Kendini bulan insan öz yurdunun hasretini duymaya başlar. Elinde asasıyla "Gezdim Urum ile Şam'ı/ Yukarı illeri kamu/ Çok aradım bulamadım/ Şöyle garip bencileyin" diyen Koca Yunus, işte bu hasretin oduyla yanmıştır. Bu arayışta âşık hem yorulur hem yoğrulur.
Hayatta esas olan tekâmüldür. İnsanın tekâmülü ise ibret ve öğüt almasıyla mümkündür. Geçmekte olduğumuz yollardan daha önce geçmiş olanlar, çektiğimiz acıları daha önce çekmiş olanlar, verdiğimiz mücadeleyi daha önce vermiş olanlar; tecrübeleriyle bize yol gösterebilir ya da örnek teşkil edebilir. Her ne kadar, "Bir musibet bin nasihatten evlâdır." denilmişse de ehlinden dinlenen öğüt, yürüyeceğimiz yolları aydınlatacak bir fener görevi görür; yeter ki gönül kulağıyla dinleyelim.