"Tuhaf bir metindi bu. Nerdeyse bütün sözcükleri ezberlemiş ama anlamından giderek uzaklaşmıştı. Akılla değil kalbiyle okuması gereken satırların anlattığı şeyi nasıl çözecekti? Bulmacalarla arasının iyi olması gerektiği baştan söylenmişti ona. Çözmek için aklının alışkanlıklarından kurtulması gerekiyordu. Basit düşünüp soruya yönelmeliydi. Ancak metinde soru falan yoktu. Üstelik bir kitaptan alındığı belli olan bu ifadelerin hangi soruya yanıt olduğunu anlamak o kadar kolay değildi. Evren nasıl var oldu diye sorulmuşsa eğer, bunun cevabını ondan istemeleri akıl dışıydı. Zaten bilseydi onca yol ve zorluğu aşarak buralara kadar gelmesine gerek kalır mıydı?”
Özlem Anar, Altın Mısralar romanında kendi hikâyesini korkusuzca yaşayanların dünyayı değiştirebileceğini anlatıyor.
"Tuhaf bir metindi bu. Nerdeyse bütün sözcükleri ezberlemiş ama anlamından giderek uzaklaşmıştı. Akılla değil kalbiyle okuması gereken satırların anlattığı şeyi nasıl çözecekti? Bulmacalarla arasının iyi olması gerektiği baştan söylenmişti ona. Çözmek için aklının alışkanlıklarından kurtulması gerekiyordu. Basit düşünüp soruya yönelmeliydi. Ancak metinde soru falan yoktu. Üstelik bir kitaptan alındığı belli olan bu ifadelerin hangi soruya yanıt olduğunu anlamak o kadar kolay değildi. Evren nasıl var oldu diye sorulmuşsa eğer, bunun cevabını ondan istemeleri akıl dışıydı. Zaten bilseydi onca yol ve zorluğu aşarak buralara kadar gelmesine gerek kalır mıydı?”
Özlem Anar, Altın Mısralar romanında kendi hikâyesini korkusuzca yaşayanların dünyayı değiştirebileceğini anlatıyor.