1589 yılının kasım ayında, Alman Bankası Fugger’in Venedikli temsilcisi haftalık raporunu Ausburg’daki işverenlerine yolladı. Alışılagelmiş şekliyle genelde ekonomik, ticari ve kültürel bilgiler içeren raporda bu sefer tek bir haber de detaylarıyla yer alıyordu: Venedik’e Marco Bragadino adında “sıradan metalleri altına dönüştürebilen” Kıbrıslı bir simyacı gelmişti.
Bu roman, Osmanlıların Kıbrıs’ı egemenliğine aldıktan sonra Famagusta’dan ayrılarak Avrupa’nın önemli saraylarını altüst eden birini anlatıyor. Sahip olduğu “ödünç” adıyla; bolca cesaret, kurnazlık, girişkenlik, gözü peklik ve kırmızı turmalin taşlı bir yüzükle on altıncı yüzyılın büyük şehirlerinde dağıttığı umut ve verdiği sözlerle soyluların konaklarını telaşa veren genç bir adamın, Marco Bragadino’nun gerçek hikâyesi söz konusu.
1589 yılının kasım ayında, Alman Bankası Fugger’in Venedikli temsilcisi haftalık raporunu Ausburg’daki işverenlerine yolladı. Alışılagelmiş şekliyle genelde ekonomik, ticari ve kültürel bilgiler içeren raporda bu sefer tek bir haber de detaylarıyla yer alıyordu: Venedik’e Marco Bragadino adında “sıradan metalleri altına dönüştürebilen” Kıbrıslı bir simyacı gelmişti.
Bu roman, Osmanlıların Kıbrıs’ı egemenliğine aldıktan sonra Famagusta’dan ayrılarak Avrupa’nın önemli saraylarını altüst eden birini anlatıyor. Sahip olduğu “ödünç” adıyla; bolca cesaret, kurnazlık, girişkenlik, gözü peklik ve kırmızı turmalin taşlı bir yüzükle on altıncı yüzyılın büyük şehirlerinde dağıttığı umut ve verdiği sözlerle soyluların konaklarını telaşa veren genç bir adamın, Marco Bragadino’nun gerçek hikâyesi söz konusu.