Ammân eski dünyanın merkezi Ortadoğu’nun, Mezopotamya’nın merkezinde yer almakta olup 9 bin yıllık geçmişe sahiptir. Asur, Babil, Fars, Grek, Nabatî, Roma, Bizans, Fars, Med, Mısır, Emevî, Abbâsî, Fatımî, Eyyubî, Memlük ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan şehir zengin bir kültür mirasına sahiptir. Ammân, Şam, Beyrut, Kudüs ile birlikte ekonomik, siyasal, sosyal ve daha birçok açıdan bölgenin dört önemli şehrinden biridir.
Modern Ammân için önemli dönüm noktalarından biri I. Dünya Savaşı’dır. Bu savaşta Osmanlı Devleti Ortadoğu bölgesinde yer alan topraklarını kaybetmiştir. Ürdün halkının bir kısmı Osmanlı’ya karşı ayaklanan isyancı Arapları desteklerken bir kısmı ise Osmanlı’nın yanında yer almıştır. Sonuçta Osmanlı 1918 yılında şehirden çıkmak durumunda kalmış ve şehir İngilizlerin desteklediği Arap isyancıların kontrolüne geçmiştir. Böylece Yavuz Sultan Selim’in fethiyle başlayıp dört asır devam eden Osmanlı hâkimiyeti son bulmuştur.
Ammân’ın Ürdün’ün kurucusu Emir Abdullah tarafından devletin başkenti olarak seçilmesi şehrin günümüze kadar yaşadığı büyük değişim ve gelişimin başlangıcı oldu. İsraillilerin Filistinlilere karşı uyguladıkları baskı ve zulümler ve 1948, 1967 ve 1973 yıllarında yaşanan Arap-İsrail savaşlarından sonra Ürdün’e büyük miktarda mülteci ve göçmen akını gerçekleşti. Başkent Ammân bu göçlerden en çok etkilenen şehirdi. Günümüzde Ürdün’ün nüfusunun 1/3’ünün Filistin asıllı olduğu bilinmektedir. Bunun da etkisiyle Ürdün zamanla “Vatanü’l Bedîl/İkinci Vatan” olarak anılır oldu.
Zengin yer altı kaynaklarına özellikle de petrol rezervlerine sahip olmayan ülkede tarım, hayvancılık, sanayi ve turizm ülkenin önemli gelir kaynakları arasındadır. Ülke Ortadoğu veya başka bir deyişle Bilâdüşşam bölgesinin merkezinde, stratejik bir bölgede yer almasının da etkisiyle ekonomisinin ve topraklarının boyutlarının aksine güçlü bir orduya sahiptir. Kuruluşundan itibaren Batı yanlısı bir politika izleyen Ürdün, Körfez Savaşı haricinde İngiltere ve ABD ile dostane ilişkilere sahip olmuştur. Bu çalışma ile okuyucular tarihleri hakkında bilgi sahibi olmakla kalmayacak aynı zamanda Ürdün ve Ammân’ın XX. yüzyılda çekişmeler ve savaşlarla anılan Ortadoğu coğrafyasındaki yerini ve küresel çaptaki önemini daha iyi anlayacaklardır.
Ammân eski dünyanın merkezi Ortadoğu’nun, Mezopotamya’nın merkezinde yer almakta olup 9 bin yıllık geçmişe sahiptir. Asur, Babil, Fars, Grek, Nabatî, Roma, Bizans, Fars, Med, Mısır, Emevî, Abbâsî, Fatımî, Eyyubî, Memlük ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan şehir zengin bir kültür mirasına sahiptir. Ammân, Şam, Beyrut, Kudüs ile birlikte ekonomik, siyasal, sosyal ve daha birçok açıdan bölgenin dört önemli şehrinden biridir.
Modern Ammân için önemli dönüm noktalarından biri I. Dünya Savaşı’dır. Bu savaşta Osmanlı Devleti Ortadoğu bölgesinde yer alan topraklarını kaybetmiştir. Ürdün halkının bir kısmı Osmanlı’ya karşı ayaklanan isyancı Arapları desteklerken bir kısmı ise Osmanlı’nın yanında yer almıştır. Sonuçta Osmanlı 1918 yılında şehirden çıkmak durumunda kalmış ve şehir İngilizlerin desteklediği Arap isyancıların kontrolüne geçmiştir. Böylece Yavuz Sultan Selim’in fethiyle başlayıp dört asır devam eden Osmanlı hâkimiyeti son bulmuştur.
Ammân’ın Ürdün’ün kurucusu Emir Abdullah tarafından devletin başkenti olarak seçilmesi şehrin günümüze kadar yaşadığı büyük değişim ve gelişimin başlangıcı oldu. İsraillilerin Filistinlilere karşı uyguladıkları baskı ve zulümler ve 1948, 1967 ve 1973 yıllarında yaşanan Arap-İsrail savaşlarından sonra Ürdün’e büyük miktarda mülteci ve göçmen akını gerçekleşti. Başkent Ammân bu göçlerden en çok etkilenen şehirdi. Günümüzde Ürdün’ün nüfusunun 1/3’ünün Filistin asıllı olduğu bilinmektedir. Bunun da etkisiyle Ürdün zamanla “Vatanü’l Bedîl/İkinci Vatan” olarak anılır oldu.
Zengin yer altı kaynaklarına özellikle de petrol rezervlerine sahip olmayan ülkede tarım, hayvancılık, sanayi ve turizm ülkenin önemli gelir kaynakları arasındadır. Ülke Ortadoğu veya başka bir deyişle Bilâdüşşam bölgesinin merkezinde, stratejik bir bölgede yer almasının da etkisiyle ekonomisinin ve topraklarının boyutlarının aksine güçlü bir orduya sahiptir. Kuruluşundan itibaren Batı yanlısı bir politika izleyen Ürdün, Körfez Savaşı haricinde İngiltere ve ABD ile dostane ilişkilere sahip olmuştur. Bu çalışma ile okuyucular tarihleri hakkında bilgi sahibi olmakla kalmayacak aynı zamanda Ürdün ve Ammân’ın XX. yüzyılda çekişmeler ve savaşlarla anılan Ortadoğu coğrafyasındaki yerini ve küresel çaptaki önemini daha iyi anlayacaklardır.