Anadolu’nun Antik Aydınlığı

Stok Kodu:
9786053966128
Boyut:
15x21
Sayfa Sayısı:
392
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%14 indirimli
285,00TL
245,10TL
Taksitli fiyat: 9 x 29,96TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786053966128
1315141
Anadolu’nun Antik Aydınlığı
Anadolu’nun Antik Aydınlığı
245.10

“Işık doğudan yükselir (Ex Oriente Lux)”. Anadolu’dan, o “gül parmaklı şafak”tan… Özellikle de İyonya ve Karya’dan, o “en güzel gökyüzünün altı”ndan…

Ne var ki Batı’nın üzerimize tuttuğu o uzun farlar nedeniyle, nicedir ışık ve renk körüyüz. Artık ne birlik ve bağımsızlık simgemiz o Side ‘ay yıldız’ını görebiliyoruz!… Ne de Hektor’un bilincini Dumlupınar’a taşıyan Mustafa Kemal’in hedefine odaklanabiliyoruz!...

Herodot’un, o “…Atinalılar bu adı kabul etmiyorlar, kendilerine İon de-nilmesini istemiyorlardı…” saptamasını da “Tarih”in sayfalarına, çoktan gömdük. Homer, Ezop, Tales, Anaksagoras, Herodot, Heraklit, Strabon’u çoktan unuttuk… Hippodamos, Hermogenes, İsidor, Anthemyus’u da…

Dahası Hitit’in, o ilk parlamenter demokrasini de unuttuk. Kadeş Antlaşması’nı, kral ve kraliçenin birlikte mühürlediğini de…

Ekrem Akurgal’ın vurguladığı: “Hititler kuşkusuz Türk değildi; ama biz Türkler, biraz Hititli, biraz Frigya¬lı, biraz Lidyalı, Kapadokyalıyız.” gerçeğini de…

Ne Anadolu’nun Kadeş ve Troya dayanışmasını unutalım; ne Mustafa Kemal’in yurt savunmasındaki idolü Hektor’u!... Ne de o birlikte biz olma kültürünü!…

Her şeyin özeti belki de “Ya İstiklal ya ölüm!” diyen şu Ksantos şiirinde: “… Biz ki analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna / Biz ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün uğruna / Toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları / Bir ateş bıraktık geride, hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan”

Kuşkusuz hepimize yetecektir Likya’nın sönmeyen o “çıra”sı, “Anadolu’nun Antik Aydınlığı”!...



“Işık doğudan yükselir (Ex Oriente Lux)”. Anadolu’dan, o “gül parmaklı şafak”tan… Özellikle de İyonya ve Karya’dan, o “en güzel gökyüzünün altı”ndan…

Ne var ki Batı’nın üzerimize tuttuğu o uzun farlar nedeniyle, nicedir ışık ve renk körüyüz. Artık ne birlik ve bağımsızlık simgemiz o Side ‘ay yıldız’ını görebiliyoruz!… Ne de Hektor’un bilincini Dumlupınar’a taşıyan Mustafa Kemal’in hedefine odaklanabiliyoruz!...

Herodot’un, o “…Atinalılar bu adı kabul etmiyorlar, kendilerine İon de-nilmesini istemiyorlardı…” saptamasını da “Tarih”in sayfalarına, çoktan gömdük. Homer, Ezop, Tales, Anaksagoras, Herodot, Heraklit, Strabon’u çoktan unuttuk… Hippodamos, Hermogenes, İsidor, Anthemyus’u da…

Dahası Hitit’in, o ilk parlamenter demokrasini de unuttuk. Kadeş Antlaşması’nı, kral ve kraliçenin birlikte mühürlediğini de…

Ekrem Akurgal’ın vurguladığı: “Hititler kuşkusuz Türk değildi; ama biz Türkler, biraz Hititli, biraz Frigya¬lı, biraz Lidyalı, Kapadokyalıyız.” gerçeğini de…

Ne Anadolu’nun Kadeş ve Troya dayanışmasını unutalım; ne Mustafa Kemal’in yurt savunmasındaki idolü Hektor’u!... Ne de o birlikte biz olma kültürünü!…

Her şeyin özeti belki de “Ya İstiklal ya ölüm!” diyen şu Ksantos şiirinde: “… Biz ki analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna / Biz ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün uğruna / Toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları / Bir ateş bıraktık geride, hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan”

Kuşkusuz hepimize yetecektir Likya’nın sönmeyen o “çıra”sı, “Anadolu’nun Antik Aydınlığı”!...



Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat