Taş işçileri gelmişlerdi bacaların perileri diyarlarından ki örsünlerdi bize duvarları, biz de örelimdi ağlarımızı mesela olsundu masal, olmasındı unutmak isterdik.
Bu üstteki havuza dolan suların akıtıldığı zuiro idi. Aşağıya değirmen taşına kadar iniyordu. Olmuştu günlerden 7, aylardan dokuz ve yıllardan 2022. Ve 13:30’da yerleşimin meydandaki haneikafesinde buluşmuşlardı mesela başladılar konuşmaya ve Kuklamu ses kaydı için izin istedi, fotoğrafı görünce heyecanlandı, doldu gözleri ki anlatıyordu:
“Havuz bunun üstüdür. Şimdi bunu gördüm… Havuzdan akan su buraya geçiyor. Burada da bir çeşme vardı. Böyle akıyordu yavaş yavaş. Değirmenin altındaki şeyi döndürüyordu. Buradan akan su, oraya gittiğimizde göreceksiniz. Merdivenleri filan halâ duruyor. Bu havuz yıkık biraz. Çünkü buradan geçemeyiz mesela. Ama havuz kuru olduğu için. Çünkü o zamanlarda o kadar dardı ki, yani böyle bakarsan…”
Kuklamu dar ve yüksek yerlerden korkardı, “Ben korkarım.” deyiverdi. Biz zakkum diyorduk, o defne diyordu. Olsundu mesela ve ona göre basitti havuzda yürümek ki yürüdük ama sonuna kadar gidemedik, onun içi de defnelerle dolmuştu ki geçit vermedi sonuna kadar gitmemize. Ancak kesersek gidebilirdik…
Taş işçileri gelmişlerdi bacaların perileri diyarlarından ki örsünlerdi bize duvarları, biz de örelimdi ağlarımızı mesela olsundu masal, olmasındı unutmak isterdik.
Bu üstteki havuza dolan suların akıtıldığı zuiro idi. Aşağıya değirmen taşına kadar iniyordu. Olmuştu günlerden 7, aylardan dokuz ve yıllardan 2022. Ve 13:30’da yerleşimin meydandaki haneikafesinde buluşmuşlardı mesela başladılar konuşmaya ve Kuklamu ses kaydı için izin istedi, fotoğrafı görünce heyecanlandı, doldu gözleri ki anlatıyordu:
“Havuz bunun üstüdür. Şimdi bunu gördüm… Havuzdan akan su buraya geçiyor. Burada da bir çeşme vardı. Böyle akıyordu yavaş yavaş. Değirmenin altındaki şeyi döndürüyordu. Buradan akan su, oraya gittiğimizde göreceksiniz. Merdivenleri filan halâ duruyor. Bu havuz yıkık biraz. Çünkü buradan geçemeyiz mesela. Ama havuz kuru olduğu için. Çünkü o zamanlarda o kadar dardı ki, yani böyle bakarsan…”
Kuklamu dar ve yüksek yerlerden korkardı, “Ben korkarım.” deyiverdi. Biz zakkum diyorduk, o defne diyordu. Olsundu mesela ve ona göre basitti havuzda yürümek ki yürüdük ama sonuna kadar gidemedik, onun içi de defnelerle dolmuştu ki geçit vermedi sonuna kadar gitmemize. Ancak kesersek gidebilirdik…