İnsan değerleri üreten, yaşatan ve değerlerle yaşayan tek varlıktır. Nitekim insanların varlıklarını anlamlandırırken başvurdukları temel kavram “değer” kavramıdır. Toplumların yaşam tarzları, tarih, inanç ve gelenekleriyle de yakından bağlantılı olan değerler, aslında insanların nasıl bir yaşam sürdüklerine dair bir ipucu ve nasıl yaşayacaklarına işaret eden birer yol haritasıdır.
Bir hukuk sisteminde “değerler”e başta anayasalar olmak üzere, kanunlar ve sözleşmeler gibi hukuki metinlerde rastlanacağı gibi, bu metinleri yorumlama, anlamlandırma ve somutlaştırma gibi görevleri olan mahkemelerin kararlarında da rastlamak mümkündür. Çalışmada ise özel olarak anayasalarda yer alan değerler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.
Anayasacılığın esası, hukuk devletinin ve gereklerinin sağlanması amacıyla iktidarın hukuk yoluyla sınırlandırılmasıdır. Bunun yanında anayasa, birey haklarının herkese, özellikle de devlete karşı olanlarının korunmasının aracıdır. Bu amaçlarla oluşturulan anayasaların uzun süre yaşamaları ise ancak gerçek anlamda uygulandığı zaman mümkün olacaktır. Benzer şekilde değerlerin anayasalarda yer almasından daha da önemli olan, bunların uygulamaya geçirilmesidir. Anayasal değerler sisteminin geliştirilmesi, korunması ve yasal döngü içerisinde uygulamaya geçirilip geçirilmediğini ortaya çıkarmak ise anayasa yargısının görevidir. Bu çalışmanın amacı da yüksek mahkemelerin anayasal değerleri anayasa değişikliklerinin yargısal denetimi yolu ile koruma hedefini gerçekleştirip gerçekleştirilmediğini sorgulamaktır.
Günümüzde yapılan anayasa değişiklikleri artık ne olağanüstü bir süreç ne de bir tabu olarak görülmektedir. Tersine anayasa değişiklikleri anayasal yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Bu yüzden anayasalar artık “kutsal bir belge” olarak değil, sınırsız değiştirme olasılığına sahip bir araç olarak görülmelidir. Ancak yine de değişikliklerin birçoğu sırf anayasada yapılan bir değişiklik olduğu için ilgi görmektedir. Hatta son zamanlarda Hindistan, Almanya, Brezilya ve Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerde anayasa değişikliklerinin denetimine ilişkin verilen kararlar bu konuyu daha da ilgi çekici hale getirmiştir. Özellikle içerik (esas) denetimine ilişkin kararlar akademi dünyasında da oldukça fazla ilgi görmesine rağmen henüz bu konuda kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle, çalışmada yapılacak karşılaştırmalı teorik ve pratik incelemelerle bu konuya katkı sunulabileceği düşünülmektedir.
İnsan değerleri üreten, yaşatan ve değerlerle yaşayan tek varlıktır. Nitekim insanların varlıklarını anlamlandırırken başvurdukları temel kavram “değer” kavramıdır. Toplumların yaşam tarzları, tarih, inanç ve gelenekleriyle de yakından bağlantılı olan değerler, aslında insanların nasıl bir yaşam sürdüklerine dair bir ipucu ve nasıl yaşayacaklarına işaret eden birer yol haritasıdır.
Bir hukuk sisteminde “değerler”e başta anayasalar olmak üzere, kanunlar ve sözleşmeler gibi hukuki metinlerde rastlanacağı gibi, bu metinleri yorumlama, anlamlandırma ve somutlaştırma gibi görevleri olan mahkemelerin kararlarında da rastlamak mümkündür. Çalışmada ise özel olarak anayasalarda yer alan değerler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.
Anayasacılığın esası, hukuk devletinin ve gereklerinin sağlanması amacıyla iktidarın hukuk yoluyla sınırlandırılmasıdır. Bunun yanında anayasa, birey haklarının herkese, özellikle de devlete karşı olanlarının korunmasının aracıdır. Bu amaçlarla oluşturulan anayasaların uzun süre yaşamaları ise ancak gerçek anlamda uygulandığı zaman mümkün olacaktır. Benzer şekilde değerlerin anayasalarda yer almasından daha da önemli olan, bunların uygulamaya geçirilmesidir. Anayasal değerler sisteminin geliştirilmesi, korunması ve yasal döngü içerisinde uygulamaya geçirilip geçirilmediğini ortaya çıkarmak ise anayasa yargısının görevidir. Bu çalışmanın amacı da yüksek mahkemelerin anayasal değerleri anayasa değişikliklerinin yargısal denetimi yolu ile koruma hedefini gerçekleştirip gerçekleştirilmediğini sorgulamaktır.
Günümüzde yapılan anayasa değişiklikleri artık ne olağanüstü bir süreç ne de bir tabu olarak görülmektedir. Tersine anayasa değişiklikleri anayasal yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Bu yüzden anayasalar artık “kutsal bir belge” olarak değil, sınırsız değiştirme olasılığına sahip bir araç olarak görülmelidir. Ancak yine de değişikliklerin birçoğu sırf anayasada yapılan bir değişiklik olduğu için ilgi görmektedir. Hatta son zamanlarda Hindistan, Almanya, Brezilya ve Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerde anayasa değişikliklerinin denetimine ilişkin verilen kararlar bu konuyu daha da ilgi çekici hale getirmiştir. Özellikle içerik (esas) denetimine ilişkin kararlar akademi dünyasında da oldukça fazla ilgi görmesine rağmen henüz bu konuda kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle, çalışmada yapılacak karşılaştırmalı teorik ve pratik incelemelerle bu konuya katkı sunulabileceği düşünülmektedir.