Televizyon show programları, televizyon dizileri ve reklamlar gibi medya anlatılarında cinsiyet kimliklerinin temsili, toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirilmesinde ve şekillenmesinde etkili olmaktadır. Medya anlatılarında kadınlar, genellikle evin içinde ev işi yapan, çocuk/yaşlı bakımını karşılıksız olarak şefkat ve fedakarlıkla üstlenen, mağdur, dedikodu yapan, sürekli yalan söyleyen, korunmaya muhtaç gibi belirli kalıplar içine yerleştirilmektedir. Erkekler ise ailesini ve vatanını koruyan, dürüst, evine ekmek getiren, kadınları peşinden koşturacak kadar yakışıklı, yalandan nefret edenler olarak temsil edilmektedir. Medya anlatılarında erkeklik söylemi ve temsiliyle, erkeklik yüceltilmekte bu da erkeklik söylemini “anlatı seçkini” konuma yerleştirmektedir.
Bu kitap, televizyon show programı türleri olan sağlık, evlilik ve dram ağırlıklı programlarda, televizyon dizilerinde ve reklamlarda kurulan erkeklik söylemini, “anlatı seçkini” kavramından hareketle açıklamaktadır. Kitap, “Medya anlatısının öznesi kimdir, anlatı seçkin(ler)i kimlerdir?” sorularının yanıtlarını, feminist bir bakış açısıyla arama iddiasını taşımaktadır.
Televizyon show programları, televizyon dizileri ve reklamlar gibi medya anlatılarında cinsiyet kimliklerinin temsili, toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirilmesinde ve şekillenmesinde etkili olmaktadır. Medya anlatılarında kadınlar, genellikle evin içinde ev işi yapan, çocuk/yaşlı bakımını karşılıksız olarak şefkat ve fedakarlıkla üstlenen, mağdur, dedikodu yapan, sürekli yalan söyleyen, korunmaya muhtaç gibi belirli kalıplar içine yerleştirilmektedir. Erkekler ise ailesini ve vatanını koruyan, dürüst, evine ekmek getiren, kadınları peşinden koşturacak kadar yakışıklı, yalandan nefret edenler olarak temsil edilmektedir. Medya anlatılarında erkeklik söylemi ve temsiliyle, erkeklik yüceltilmekte bu da erkeklik söylemini “anlatı seçkini” konuma yerleştirmektedir.
Bu kitap, televizyon show programı türleri olan sağlık, evlilik ve dram ağırlıklı programlarda, televizyon dizilerinde ve reklamlarda kurulan erkeklik söylemini, “anlatı seçkini” kavramından hareketle açıklamaktadır. Kitap, “Medya anlatısının öznesi kimdir, anlatı seçkin(ler)i kimlerdir?” sorularının yanıtlarını, feminist bir bakış açısıyla arama iddiasını taşımaktadır.