Hayatımızın önemli parçalarının birinci elden tanıkları giderlerken, bize ait olan pekçok şeyi de yanlarısıra alır giderler. Mesela kaç yaşında olursak olalım bizden "çocuk" diye söz eden anne ve babamız olmayacağı için artık hayatımızda biz de "çocuk" sıfatımızı kaybederiz. Nazımızı; niyazımızı; karşılıksız, katıksız sevgi kaynağımızı kaybederiz.
Kaybımız çok, kaybımız saymakla bitmez... Çocukluğumuzdan; ilerleyen yaşımızla değil onları kaybetmemizle birlikte çıkarız. "Kalın giyin, üşürsün" diyen kalmaz mesela. "Şundan da yedin mi?" diye tekrar tekrar yüreği dolup taşarak soran olmaz bir daha.
Hayatımızın önemli parçalarının birinci elden tanıkları giderlerken, bize ait olan pekçok şeyi de yanlarısıra alır giderler. Mesela kaç yaşında olursak olalım bizden "çocuk" diye söz eden anne ve babamız olmayacağı için artık hayatımızda biz de "çocuk" sıfatımızı kaybederiz. Nazımızı; niyazımızı; karşılıksız, katıksız sevgi kaynağımızı kaybederiz.
Kaybımız çok, kaybımız saymakla bitmez... Çocukluğumuzdan; ilerleyen yaşımızla değil onları kaybetmemizle birlikte çıkarız. "Kalın giyin, üşürsün" diyen kalmaz mesela. "Şundan da yedin mi?" diye tekrar tekrar yüreği dolup taşarak soran olmaz bir daha.