Anonim şirketlerde ibra kararı ile ibra edilenler hakkında, şirketin sorumluluk davası açma hakkı ortadan kalkar (TTK m. 558/2). Türk Ticaret Kanunu'nda ibrayla ilişkili birçok hüküm bulunmasına rağmen, ilgili hükümler Kanun'un farklı yerlerine dağılmış durumdadır. İbra kararının hukuki niteliğinin tespiti, bilhassa ibranın hukuki sonuçları açısından önem arz etmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin, denetçilerin, kurucuların ve tasfiye memurlarının yanında, kayyımın da ibrası hakkında karar verilebileceği görülmektedir. Açık ibra, örtülü ibra, kuruluş ve sermaye artırımı işlemlerinin ibrası yanında, özellik arz eden konularda genel kurulun izninin ibra anlamına gelip gelmeyeceği de ayrıca değerlendirilmelidir. İbra kararında oydan yoksunluk, ibra davası ve ibranın iptali konuları hakkında da gerek öğretide gerekse de yargı kararlarında farklı görüşler ortaya çıktığından, ilgili konuların da ayrıca ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çalışmamızda ilgili hususlar Mehaz ve Türk hukukunda öğretideki tartışmalar ile içtihatlar dikkate alınarak incelenmiştir.
Anonim şirketlerde ibra kararı ile ibra edilenler hakkında, şirketin sorumluluk davası açma hakkı ortadan kalkar (TTK m. 558/2). Türk Ticaret Kanunu'nda ibrayla ilişkili birçok hüküm bulunmasına rağmen, ilgili hükümler Kanun'un farklı yerlerine dağılmış durumdadır. İbra kararının hukuki niteliğinin tespiti, bilhassa ibranın hukuki sonuçları açısından önem arz etmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin, denetçilerin, kurucuların ve tasfiye memurlarının yanında, kayyımın da ibrası hakkında karar verilebileceği görülmektedir. Açık ibra, örtülü ibra, kuruluş ve sermaye artırımı işlemlerinin ibrası yanında, özellik arz eden konularda genel kurulun izninin ibra anlamına gelip gelmeyeceği de ayrıca değerlendirilmelidir. İbra kararında oydan yoksunluk, ibra davası ve ibranın iptali konuları hakkında da gerek öğretide gerekse de yargı kararlarında farklı görüşler ortaya çıktığından, ilgili konuların da ayrıca ve ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çalışmamızda ilgili hususlar Mehaz ve Türk hukukunda öğretideki tartışmalar ile içtihatlar dikkate alınarak incelenmiştir.