Anonim şirketler tüzel kişiliği haiz olup, TMK m. 50 uyarınca iradelerini organları aracılığıyla açıklarlar. Bu kapsamda anonim şirketlerin temsil organı yönetim kuruludur. Ancak belirli durumlarda tasfiye memurlarının, kayyımların, ticari temsilci ve ticari vekillerin (TTK m 368 ve TTK m. 371/7) de şirketi temsil yetkisini haiz oldukları görülmektedir. 6762 Sayılı eTTK'dan farklı olarak TTK'da ultra vires ilkesinin kaldırılması, işletme konusu dışında işlemlerin de şirketi bağlaması, bu konuda üçüncü kişinin niyetinin esas alınması, yine anonim şirketlerin temsiline getirilen çeşitli sınırlandırma ve özellik arz eden durumların farklı maddelerde yer alması, konunun önemini artırmıştır. Nitekim TTK'da yönetim yetkisinin devri ile temsil yetkisinin devrinin farklı maddelerde ve birbirinden farklı şartlara tabi tutularak düzenlenmesi, bu konuda öğretide farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuş ve konunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. Çalışmamızda ilgili hususlar Mehaz ve Türk hukukunda öğretideki tartışmalar ile içtihatlar dikkate alınarak incelenmiştir.
Anonim şirketler tüzel kişiliği haiz olup, TMK m. 50 uyarınca iradelerini organları aracılığıyla açıklarlar. Bu kapsamda anonim şirketlerin temsil organı yönetim kuruludur. Ancak belirli durumlarda tasfiye memurlarının, kayyımların, ticari temsilci ve ticari vekillerin (TTK m 368 ve TTK m. 371/7) de şirketi temsil yetkisini haiz oldukları görülmektedir. 6762 Sayılı eTTK'dan farklı olarak TTK'da ultra vires ilkesinin kaldırılması, işletme konusu dışında işlemlerin de şirketi bağlaması, bu konuda üçüncü kişinin niyetinin esas alınması, yine anonim şirketlerin temsiline getirilen çeşitli sınırlandırma ve özellik arz eden durumların farklı maddelerde yer alması, konunun önemini artırmıştır. Nitekim TTK'da yönetim yetkisinin devri ile temsil yetkisinin devrinin farklı maddelerde ve birbirinden farklı şartlara tabi tutularak düzenlenmesi, bu konuda öğretide farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuş ve konunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. Çalışmamızda ilgili hususlar Mehaz ve Türk hukukunda öğretideki tartışmalar ile içtihatlar dikkate alınarak incelenmiştir.