Avrupa edebiyatının parlayan yıldızı Marek Šindelka'nın ilk romanı Anormal, farklı türleri ve üslupları bir arada barındıran çok katmanlı bir kitap. Egzotik korku edebiyatından ekolojik gerilime, gizemli bir polisiyeden intikamla örülü bir arkadaşlık öyküsüne uzanan bu roman, şiirsel diliyle de çağdaşlarından farklı bir yerde duruyor.
Küçüklüğündeki korkularıyla yüzleştikten sonra dünya üzerinde tek örneği kalmış bir bitkinin izini süren Kryštof, etrafına zehir saçan bu doğa harikasının sahibi mi olacaktır yoksa kölesi mi? Çocukluk arkadaşı Andrej'le yeniden karşılaşıp geçmişten kalan bir hesaplaşmanın da pençesine düşecek olan Kryštof'u karanlık bir son beklemektedir.
Anormal, suç dünyasının tehlikeli kumarlarının oynandığı bir dünyada, sellerin götürdüğü yıkık dökük bir şehrin, Prag'ın sır perdesiyle kaplı sokaklarında, tuhaf bir bitki etrafında kesişen ölümlerin öyküsünü anlatıyor. Uygarlık ile kara toprak birbirine nüfuz etmeye başlıyor. Tutku, zehirle sarmalanıyor, korkuyla yer değiştiriyor.
“Šindelka canlı tasvirleri yeterli miktarda aksiyonla dengeleyerek kurgunun nabzını çarpıcı bir şekilde tutuyor.”
M. A. Orthofer
“Bu kitap, sanrılar ile gerçeklik arasında halihazırda belirsiz olan sınırı iyice bulanıklaştırıyor.”
Rachel Cordasco, Book Riot
Avrupa edebiyatının parlayan yıldızı Marek Šindelka'nın ilk romanı Anormal, farklı türleri ve üslupları bir arada barındıran çok katmanlı bir kitap. Egzotik korku edebiyatından ekolojik gerilime, gizemli bir polisiyeden intikamla örülü bir arkadaşlık öyküsüne uzanan bu roman, şiirsel diliyle de çağdaşlarından farklı bir yerde duruyor.
Küçüklüğündeki korkularıyla yüzleştikten sonra dünya üzerinde tek örneği kalmış bir bitkinin izini süren Kryštof, etrafına zehir saçan bu doğa harikasının sahibi mi olacaktır yoksa kölesi mi? Çocukluk arkadaşı Andrej'le yeniden karşılaşıp geçmişten kalan bir hesaplaşmanın da pençesine düşecek olan Kryštof'u karanlık bir son beklemektedir.
Anormal, suç dünyasının tehlikeli kumarlarının oynandığı bir dünyada, sellerin götürdüğü yıkık dökük bir şehrin, Prag'ın sır perdesiyle kaplı sokaklarında, tuhaf bir bitki etrafında kesişen ölümlerin öyküsünü anlatıyor. Uygarlık ile kara toprak birbirine nüfuz etmeye başlıyor. Tutku, zehirle sarmalanıyor, korkuyla yer değiştiriyor.
“Šindelka canlı tasvirleri yeterli miktarda aksiyonla dengeleyerek kurgunun nabzını çarpıcı bir şekilde tutuyor.”
M. A. Orthofer
“Bu kitap, sanrılar ile gerçeklik arasında halihazırda belirsiz olan sınırı iyice bulanıklaştırıyor.”
Rachel Cordasco, Book Riot