“Dört duvar” ve “başının üstünde bir çatı” insanı kendisini saran çevreden ayırır, korunma sağlar. Şehirleri, kasabaları, köyleri yaşanılır kılar. Bir coğrafyanın hafızası çoğu zaman mimarinin korunup korunmamasıyla belirlenir.
Belki de mimari, herhangi başka bir insan yaratısından çok daha fazla toplumsal bağlamı ifade eder. Çünkü yapım, neredeyse her zaman sosyal alanda gerçekleşen, toplumsal bir eylemdir. Hal böyle olunca bu önemli sanatın tarihi sadece mimarlığın ve mimarların değil, toplumların tarihine de ışık tutar.
Jan Gympel Mimarlığın Öyküsü kitabında, engin bilgisiyle bu sanatın derinliklerine davet ediyor okuru. Bize de sayfalar arasında bu önemli sanatın görkeminin tadını çıkarmak kalıyor!
“Dört duvar” ve “başının üstünde bir çatı” insanı kendisini saran çevreden ayırır, korunma sağlar. Şehirleri, kasabaları, köyleri yaşanılır kılar. Bir coğrafyanın hafızası çoğu zaman mimarinin korunup korunmamasıyla belirlenir.
Belki de mimari, herhangi başka bir insan yaratısından çok daha fazla toplumsal bağlamı ifade eder. Çünkü yapım, neredeyse her zaman sosyal alanda gerçekleşen, toplumsal bir eylemdir. Hal böyle olunca bu önemli sanatın tarihi sadece mimarlığın ve mimarların değil, toplumların tarihine de ışık tutar.
Jan Gympel Mimarlığın Öyküsü kitabında, engin bilgisiyle bu sanatın derinliklerine davet ediyor okuru. Bize de sayfalar arasında bu önemli sanatın görkeminin tadını çıkarmak kalıyor!