Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Arafta Uçan Kelebekler, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.
Kurduğu büyülü dünyanın içinden başka bir ihtimale selam veriyor Ecem Tuba Hızarcı. Yalın bir dil ve zihinsel bir akışla okuru şaşırtmayı beceriyor. Hadi itiraf edelim, okur dediğimiz zaten şaşırtılmayı beklemez mi? Şaşırmak ve şaşırtmak. İkisi bir arada bir ilk kitap.
Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Arafta Uçan Kelebekler, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.
Kurduğu büyülü dünyanın içinden başka bir ihtimale selam veriyor Ecem Tuba Hızarcı. Yalın bir dil ve zihinsel bir akışla okuru şaşırtmayı beceriyor. Hadi itiraf edelim, okur dediğimiz zaten şaşırtılmayı beklemez mi? Şaşırmak ve şaşırtmak. İkisi bir arada bir ilk kitap.