Milattan önce yedinci yüzyılda dünya sahnesine çıkan Arapça, günümüzde 200 milyondan fazla insanın ana dili. Geçmişten bugüne bu dil, sadece bir iletişim aracı olmamış; aynı zamanda
dini ve kültürel açıdan olduğu kadar eğitim alanında da prestijli bir dünya dili olarak gelişim göstermiştir.
Kees Versteegh’in titiz araştırmalarının bir sonucu olan Arapçanın Serüveni’nde Arapçanın Sami dilleri içindeki konumu, İslamiyetten önceki durumu ve İslamiyet sonrası dönemlerdeki fetihlerle birlikte yayılımı, Klasik Arapçanın modernleşme süreçleri, dilbilim gelenekleri, bugün kullanılan yeni Arapça türleri; Mezopotamya, Mısır, Mağrib gibi çeşitli coğrafyalarda konuşulan lehçelerinin tasnifi ve göç edilen bölgelerdeki durumu gibi tarihî sürece yönelik başlıklara yer verilirken Arapçanın pidginleşmesi ve kreolleşmesi gibi dilbilimsel konulara da değiniliyor. Bu zengin içerik yelpazesi etrafındaki incelemeler, okura Arap diline dair geniş açılı bir manzara sunuyor.
Eser, 1997’deki ilk baskısının ardından, 2004’te genişletilerek yeniden yayımlanmış; Arapça, İtalyanca ve Japonca gibi dillere tercüme edilmiştir. İleri okuma notlarıyla da desteklenen bu çalışma, özellikle Batı literatüründe oldukça geniş bir yer tutan Arap dili çalışmalarına yönelik detaylı bir kaynakça imkânı sunuyor.
Türkiye’deki Arapça çalışmalarına katkısı olacağını umduğumuz bu kitap, Arapçanın tarihine ve dilbilimsel zenginliğine vakıf olmak isteyen herkes için emsalsiz bir kaynak.
Milattan önce yedinci yüzyılda dünya sahnesine çıkan Arapça, günümüzde 200 milyondan fazla insanın ana dili. Geçmişten bugüne bu dil, sadece bir iletişim aracı olmamış; aynı zamanda
dini ve kültürel açıdan olduğu kadar eğitim alanında da prestijli bir dünya dili olarak gelişim göstermiştir.
Kees Versteegh’in titiz araştırmalarının bir sonucu olan Arapçanın Serüveni’nde Arapçanın Sami dilleri içindeki konumu, İslamiyetten önceki durumu ve İslamiyet sonrası dönemlerdeki fetihlerle birlikte yayılımı, Klasik Arapçanın modernleşme süreçleri, dilbilim gelenekleri, bugün kullanılan yeni Arapça türleri; Mezopotamya, Mısır, Mağrib gibi çeşitli coğrafyalarda konuşulan lehçelerinin tasnifi ve göç edilen bölgelerdeki durumu gibi tarihî sürece yönelik başlıklara yer verilirken Arapçanın pidginleşmesi ve kreolleşmesi gibi dilbilimsel konulara da değiniliyor. Bu zengin içerik yelpazesi etrafındaki incelemeler, okura Arap diline dair geniş açılı bir manzara sunuyor.
Eser, 1997’deki ilk baskısının ardından, 2004’te genişletilerek yeniden yayımlanmış; Arapça, İtalyanca ve Japonca gibi dillere tercüme edilmiştir. İleri okuma notlarıyla da desteklenen bu çalışma, özellikle Batı literatüründe oldukça geniş bir yer tutan Arap dili çalışmalarına yönelik detaylı bir kaynakça imkânı sunuyor.
Türkiye’deki Arapça çalışmalarına katkısı olacağını umduğumuz bu kitap, Arapçanın tarihine ve dilbilimsel zenginliğine vakıf olmak isteyen herkes için emsalsiz bir kaynak.