Hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebilirsin? Aşk uğruna hayatını, tüm insanlığın geleceği uğruna aşkını feda edebilir misin? Sevdiklerini korumak için sınırlarını ne kadar zorlarsın? Sınırsız bir ömür sunan fırsat karşısında, kendi benliğini, değerlerini ve hatta tabiri yerindeyse ruhunu feda etmek pahasına bu ölümsüzlüğü tercih eder miydin? Adaleti sağlamak için intikamı haklı kılan bir nokta var mı, yoksa adaleti gerçekleştirmek için intikamdan tamamen ayrılmak mı gerekir?
***
Yazar, tüm bu sorulara post-apokaliptik bir dünyada cevap ararken, insanın umut ve umutsuzluk çatışkısı içinde savrulan varlık biçimini merkeze alarak, gerilim ve heyecan dolu bir savaşı destansı bir anlatımla gözler önüne seriyor.
***
Nüfus patlaması, tükenen yeryüzü kaynakları ve benzeri sorunlar uluslarüstü bir örgütü harekete geçirdi; örgüt insanlığın sonunu getirecek virüsü serbest bıraktı.
Virüsten etkilenen insanlar, öldükten sonra değişime uğrayarak dirildiler ve açlıkla saldırganlaştılar, kana susamış yeni bir tür olan virüslüler bitmek tükenmek bilmeyen açlıkla insanlara saldırıyorlar.
Virüsten korunmayı başaranlar için hayatta kalmak hiçbir zaman olmadığı kadar zorlaştı. Devlet sisteminin ve üretimin çöküşüyle ne paranın önemi kaldı ne statünün ne de koleksiyonu yapılan diplomaların. İnsanlar artık katı bir dünya düzeninde hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda; savaşmayı ve öldürmeyi öğrenmek zorunda.
Kural yok. Düşman çok. Ya başarırsın ya ölürsün.
Bu destansı serüvende, dostluğun sınırlarını zorlayan ve fedakârlığın en yüce örneklerini sunan karakterlerle tanışacaksınız. Ancak, hırsın karanlık girişimleri ve ihanetin acımasızlığı da hiç uzak değil. Büyük bir savaş gölgesinde, kahramanlarımız cesaretlerini ortaya koyacak ve kaderleriyle yüzleşecekler.
Hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebilirsin? Aşk uğruna hayatını, tüm insanlığın geleceği uğruna aşkını feda edebilir misin? Sevdiklerini korumak için sınırlarını ne kadar zorlarsın? Sınırsız bir ömür sunan fırsat karşısında, kendi benliğini, değerlerini ve hatta tabiri yerindeyse ruhunu feda etmek pahasına bu ölümsüzlüğü tercih eder miydin? Adaleti sağlamak için intikamı haklı kılan bir nokta var mı, yoksa adaleti gerçekleştirmek için intikamdan tamamen ayrılmak mı gerekir?
***
Yazar, tüm bu sorulara post-apokaliptik bir dünyada cevap ararken, insanın umut ve umutsuzluk çatışkısı içinde savrulan varlık biçimini merkeze alarak, gerilim ve heyecan dolu bir savaşı destansı bir anlatımla gözler önüne seriyor.
***
Nüfus patlaması, tükenen yeryüzü kaynakları ve benzeri sorunlar uluslarüstü bir örgütü harekete geçirdi; örgüt insanlığın sonunu getirecek virüsü serbest bıraktı.
Virüsten etkilenen insanlar, öldükten sonra değişime uğrayarak dirildiler ve açlıkla saldırganlaştılar, kana susamış yeni bir tür olan virüslüler bitmek tükenmek bilmeyen açlıkla insanlara saldırıyorlar.
Virüsten korunmayı başaranlar için hayatta kalmak hiçbir zaman olmadığı kadar zorlaştı. Devlet sisteminin ve üretimin çöküşüyle ne paranın önemi kaldı ne statünün ne de koleksiyonu yapılan diplomaların. İnsanlar artık katı bir dünya düzeninde hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda; savaşmayı ve öldürmeyi öğrenmek zorunda.
Kural yok. Düşman çok. Ya başarırsın ya ölürsün.
Bu destansı serüvende, dostluğun sınırlarını zorlayan ve fedakârlığın en yüce örneklerini sunan karakterlerle tanışacaksınız. Ancak, hırsın karanlık girişimleri ve ihanetin acımasızlığı da hiç uzak değil. Büyük bir savaş gölgesinde, kahramanlarımız cesaretlerini ortaya koyacak ve kaderleriyle yüzleşecekler.